‘ÇAY İÇTİĞİ İÇİN’ TUTUKLU BULUNAN
GAZETECİ YEŞİLTEPE’NİN SERBEST BIRAKILMASI İSTENDİ
TEKİRDAĞ (DİHA) – Devrimci Karargâh örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan ve 288 gündür hâkim karşısına çıkmayan Hidrosefali hastası Gazeteci Mehmet Yeşiltepe’nin durumuna ilişkin Tekirdağ F Tipi cezaevi’ne inceleme yapan İHD İstanbul Şube Başkanı, delilsiz olarak hukuk dışı gerekçelerle cezaevinde tutulan Yeşiltepe’nin serbest bırakılmasını istedi.
Bostancı yaşanan çatışmada yaşamını yitiren ve Devrimci Karargah örgütü üyesi olduğu belirtilen Orhan Yılmazkaya ile görüştüğü ve çay içtiği iddiasıyla yaklaşık 10 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Hidrosefali hastası Gazeteci Mehmet Yeşiltepe’nin avukatı Erman Öztürk ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından cezaevi çıkısında destek için gelen Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Sema Solaklı, ÖDP Tekirdağ İl Başkanı Mehmet Kaymak ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) Tekirdağ İl Başkanı Mehmet Bayırlı’nın da katılımı ile basın açıklaması yapıldı.
Burada bir açıklama yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri Yeşiltepe’nin atılı suçlamalarla hiçbir ilgisinin olmadığını belirtti. Yoleri, “Delil deniliyor, ortada delil yok. Fotoğraf deniliyor, ortada fotoğraf yok. Telefon görüşmeleri deniliyor, ortada telefon görüşmesi yok. Bu yaşananların ne insanlıkla ne de hukukla bağdaşır bir yanı var. Bu ülkede Genelkurmay Başkanı’ndan, Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na kadar herkes yargıdan şikâyetçi. Biz yıllardır emniyetin ve siyasetin yargı üzerindeki gücünden bahsediyoruz. Bu güç ortadayken, biz adli yargılamanın olmayacağına inanıyoruz. Bu tür hukuksuzlukların üzerine gitmeliyiz” diye konuştu. Yoleri’nin ardından Yeşiltepe’nin davasının insanlık ve vicdan davası olduğunu söyleyen ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Solaklı da, “Biz burada adil bir yargılama için mücadele veriyoruz. Bu adaletsiz ve vicdansız yargılamanın üzerine gideceğiz ve sonuna kadar takipçisi olacağız. Yeşiltepe derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
(me/fk/)
CEZAEVİ ÖNÜNDE YAPILAN AÇIKLAMA ÖZETİ
Bugün burada Mehmet Yeşiltepe’nin sağlık sorunlarını ve koşullarını yerinde görmek ve yaşadığı hukuksuzlukta yanında olduğumuzu belirtmek için bir araya geldik. Kendisiyle Tekirdağ 1 Nolu Cezaevi’nde de görüştük. Siz değerli kamuoyuna ve basın emekçilerine selamlarını iletiyoruz.
Topluma dönük sindirmenin arttığı, hak gasplarının ve hukuksuzlukların adeta yaşamın bir parçası haline getirilip olağanmış gibi algılatıldığı bir dönemden geçiyoruz. Artık kimsenin bu beni ilgilendirmez, bana dokunmaz deme lüksü kalmamıştır. Yarın kapısı çalınıp gözaltına alınan, tutuklanan bizler de olabiliriz. Bugün en temel insan haklarını dahi hiçe sayarak masum insanları hedef haline getirenler, korkuyla daha ne kadar toplumu yönetebilecekler?
Egemenler, muhalif kişi ve kurumları baskı altına alarak, toplumun iradesini tutsak kılmak isterler. Bugün tekel işçilerine dayatılan kölelik koşullarıyla F tipi hapishanelerde insan onur ve haysiyetine dönük saldırı arasında özünde bir fark yoktur. Egemen sistem, halka karşı bu ablukayı ayakta tutmak için kendi kurallarını bile rahatlıkla hiçe sayabilmektedir.
Tutuklu gazeteci Mehmet Yeşiltepe’nin durumuna baktığımızda ise egemenler, toplumsal muhalefetin baskısının yokluğunda hukuksuzluğun dozunu kaçırmıştır. Hakkında hiçbir somut delil olmamasına rağmen Devrimci Hareket Dergisi çalışanı Mehmet Yeşiltepe, kendisi ile hiçbir ilgisi olmayan “Devrimci Karargah Davası’ndan” 288 gündür hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutuklu bulunmaktadır.
AB uyum yasaları kapsamında getirilen ve demokratik muhalefet nezdinde topluma dönük saldırı yasası olarak bilinen TMK ile tutuklama bir önlem olmaktan çıkarılmıştır. Soruşturmalar üzerine konulan gizlilik kararlarıyla delil yokluğunda insanlar peşinen cezalandırılmaktadır.
Daha ilk günden bu yana polis, Mehmet Yeşiltepe’nin bu davada tanık dahi olamayacağını biliyordu. Ancak polis, Yeşiltepe’yi tutuklatmak için dosyada olmayan, suç sayılan yöntemlerle hayali deliller yarattı. Davadaki gizliliğin sağladığı avantajlarla uzunca bir süre haksızlıkları gizlemeyi başardı. Dosya açıldığında ise gördüğümüz, Mehmet Yeşiltepe’nin tutuklu bulunmasını gerektirecek hiçbir somut verinin olmadığıydı.
Tutuklanma gerekçeleri ise şunlardı:
“Eski bir arkadaşınla oturup çay içmek”
“Olduğu iddia edilen ancak olmadığı ortaya çıkan telefon kayıtları “
“Değerli yazarların ulusal basında yayınlanan yazıları”
“Kitapçılarda satılan kitaplar”
“Yalçın Küçük’ün oğluyla çektirdiği bir fotoğraf bile Mehmet Yeşiltepe’ye ‘bu kişi sensin, Yalçın Küçük’le resmin var’ denerek aleyhine delil uydurularak dosyaya konmuştur.”
Tutukluluğa yapılan tüm itirazlara rağmen Bostancı olayının “toplumda yarattığı infial” gerekçe gösterilerek tutukluluk halinin devamına karar kılınmıştır.
Ayrıca Mehmet Yeşiltepe’nin sağlık sorunları da söz konusudur. Birçok hastalığının yanında yaşamsal riski çok fazla olan, halk dilinde beyinde su toplaması olarak bilinen Hidrosefali rahatsızlığı mevcuttur. Bu rahatsızlık kendisinde yoğun baş dönmesi, denge bozukluğu, yoğun baş ağrısı, görme bozukluğu, bayılma gibi durumlara yol açmaktadır. Tedavi edilmediği taktirde ölüme sebebiyet veren geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Hapishane koşullarının birçok tutsakta geri dönüşü olmayan rahatsızlıklara yol açtığını ve insanların gereken sağlık hizmetinden yoksun kalarak gün gün ölümle karşı karşıya kaldıklarını hepimiz biliyoruz.
Yukarıda saydığımız Nazi Almanyası’nın yöntemlerine rahmet okutacak gerekçelerle insanların rahatlıkla tutuklanabildiği bir toplumda, kimsenin evinde rahat uyuma şansı kalmamıştır. Bizler Mehmet Yeşiltepe özelinde yaşanan bu hukuksuzluğun giderilmesini, geri dönüşü olmayan sonuçların ortaya çıkmaması için yargının üzerinden polis gölgesinin kalkmasını ve Mehmet Yeşiltepe’nin bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz.
15 Şubat 2010