1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ
DEVRİMCİ YOLDAYIZ!
İşsizliğe, Sömürüye, Yoksulluğa ve Emperyalist Saldırganlığa Karşı
1 Mayıs’ta Devrimci Yol Saflarına!
1 MAYIS’TA TEK YOL DEVRİM ŞİARIYLA ALANLARA!
Devrimi öngörmeyen itirazlar
Sisteme hizmet eder!
Bazı kavramlar vardır ki içinde bulunduğu döneme göre yeni anlamlar yüklenerek sürekliliğini korur. İşte 1 Mayıs böylesi günlerden biridir. Türkiye’de ve dünyadaki son gelişmeler, 1 Mayıs’a yeni anlamlar yüklemektedir.
Emperyalizmin yaşamakta olduğu krizden çıkabilmek için başvurduğu yol, yine emperyalizmin tarihinden bildiğimiz kirli ve kanlı yöntemlerdir. Uluslararası tekellerin bunalımını aşabilmek için dünya pazarı, yeniden şekillendirilmekte hatta yeniden paylaşılmaktadır. Bütün bunlar kağıt üzerinde çizimler yapılarak değil, halkların kanı akıtılarak yürütülmektedir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki gelişmeleri de emperyalizmin bölge politikalarından bağımsız ele almak yanıltıcı sonuçlara götürür. Libya, emperyalist haydutlar tarafından işgal edilirken, Türkiye ise kan dökücü barbarların bölgedeki maşası rolünü üstlenmiştir. İşgalin koordinasyonu Türkiye üzerinden yürütülürken, işgalin merkez üssünün İzmir’de kurulması da ayrıca dikkat çekicidir. Bu durum, yabancı birinin gelip sizin evinizden, komşunuzu vurması kadar onur kırıcı bir durumdur.
Emperyalizmin Türkiye’ye biçtiği roller yalnızca askeri görevlerle sınırlı değildir. Emperyalistler arası pazar kavgasında, ucuz mal üretimi, girilen rekabetin zorunlu bir sonucudur. Bu çerçevede özellikle Türkiye gibi ülkeler ucuz üretim üssü olarak tasarlanmaktadır. Bunun için de emeğin örgütsüz ve ucuz olması gerekmektedir. İşte son karşılaştığımız saldırı yasalarının temelinde yatan gerçeklik buradan kaynaklanmaktadır.
Torba yasa olarak bilinen yıkım yasaları, kazanılmış tüm hakları ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Güvenceli çalışma yaşamını sona erdirecek bu girişimler bir son değil, asıl yıkımların başlangıcı olarak okunmalıdır. Ancak görülen o ki asıl yıkım hazırlıkları 12 Haziran seçimleri sonuna ertelenmiştir. Kıdem tazminatının kaldırılmasından, orman vasfını yitirmiş alanların talanına, iş yaşamının bütünüyle esnekleştirilmesinden ücretlerin düşürülmesine kadar birçok emek düşmanı tasarı önümüzde bizi beklemektedir.
Ülkemizde; hem emperyalizmin beklentilerini yerine getirmekte uşaklık rolü üstlenen, hem de çalışma yaşamına yönelik saldırıları uygulamak isteyen devlet, faşizmin daha saldırgan yöntemlerine başvurmaktan çekinmeyecektir. Faşizm, bugün ikili bir taktik izlemektedir. Öncelikle muhalif olması gereken kesimlerin taleplerinin içeriğini boşaltıp örgütsüz bırakmayı denemektedir. Burada başarılı olmadığı durumlarda ise asıl yüzünü yani baskıcı yanını devreye sokmaktadır. Kürt hareketi ve Alevi halkın eşitlik talepleri de sistem içine çekilmeye çalışılarak devrimci yanları törpülenmek istenmektedir. İşçi sendikalarından meslek odalarına kadar pek çok örgütlü kesim, sistemin yedeğine takılmaktan kendini kurtaramamıştır. Siyasal iktidarın koltuk değneği haline gelen sendikal bürokrasi, 1 Mayıs’ın içeriğini boşaltıp bayram havasına sokmaya çalışmaktadır.
Tüm bu olumsuz gidişe rağmen biz umutsuz değiliz. Çünkü baskı ve zulmün olduğu her yerde mutlaka direnenler de olacaktır. Çalışma hakkının elimizden alındığı, asgari ücretin kölelik anlamına geldiği, ülke topraklarının emperyalistlere üs yapıldığı, örgütlenme hakkının yok edildiği koşullarda direnmek bir hak olmaktan öte, insani bir sorumluluktur.
Saldırganlığın bu denli arttığı koşullarda ara bir çözüm olamaz. Emperyalizmle ve onun yerel yansıması olan faşizmle uzlaşarak bir gelecek tasarlamak, geleceksizliğe rıza göstermek demektir.
Halktan yana olan her şeyin zayıflatıldığı günümüz koşullarında, 1 Mayıs alanlarına güçlü çıkmak dostlarımıza güven, düşmana korku salacaktır. Bugün 1 Mayıs alanlarında halkın devrimci taleplerini dile getirmek özel bir öneme sahiptir. 1 Mayıs’ta “TEK YOL DEVRİM” şiarını haykırmak, önümüzdeki tehlikeli gidişata karşı kurulacak barikatın ilk adımı olacaktır.
1 MAYIS 2011
DEVRİMCİ HAREKET