YGS’DEKİ ŞİFRE SKANDALI BUZ DAĞININ GÖRÜNEN KISMIDIR
Yüz binlerce gencin hayatını doğrudan veya dolaylı etkileyen üniversiteye girişin ilk basamağı olan YGS’de ortaya atılan şifre tartışmalarının alevlendiği ve birçok protesto gösterisinin yapıldığı bu dönemde Liseli Devrimci Gençlik de alanlardaydı. Ancak diğer birçok grubun aksine biz yani DEV-GENÇ’liler, kopya olaylarını yalnızca cemaate yükleyerek ve AKP-cemaat işbirliğini hedef alarak dar bir şekilde tartışmadık.
Bu olayın genelinden uzaklaşarak yalnızca küçük bir yönünün protesto edilmesi olurdu. Biz olaya dar bir çerçeveden bakamayız, olayı tüm detaylarıyla incelememiz gerekir. YGS’deki şifre rezaleti düzenin çürümüşlüğünün ve köhneleşmişliğinin göstergesidir. Bu, kapitalizmin eğitim-öğretim sistemine kendi elemanlarını yerleştirmek için ve kendi istediği bir gençlik yaratmak için başvurduğu yöntemlerden birisidir. Suçlu sadece cemaat ve AKP değil, suçlu bu sistemin kendisidir. Biz bunu protesto etmek için 10 Nisan 2011 pazar günü Galatasaray Lisesi önünde saat 15:00’te bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Basın açıklamasında “YÖK KALKACAK, POLİS GİDECEK,ÜNİVERSİTELER DEV-GENÇ’LE ÖZGÜRLEŞECEK’ , ‘MÜŞTERİ DEĞİL ÖĞRENCİYİZ’ , ‘YAŞASIN ÖĞRENCİ DAYANIŞMASI’ gibi sloganlar atıldı. Velilerimizin, ailelerimizin katıldığı basın açıklamasında ailelerimizden biri de konuşma yaptı. Liseli Devrimci Gençlik’ten bir arkadaşımız basın metnini okudu. Tepkimizi dile getirdikten sonra basın açıklamamız sona erdi. 10 Nisan’da yapılan basın açıklamasının tam metni aşağıdadır.
Basına ve Halkımıza
Her geçen gün çürümüş eğitim sisteminin bir parçasının daha döküldüğüne tanık oluyoruz. Daha geçen yıl yaşanan KPSS’ deki kopya skandalının ardından bu defa da bir milyon yedi yüz bin gencin kazanmak için yoğun bir stres içine girdikleri, sağlıklarını dahi kaybettikleri üniversiteye giriş sınavının ilk aşaması olan YGS’ de şifre rezaleti ortaya çıktı. Sınav soruları KPSS’ de olduğu gibi bir kez daha yüz binlerce öğrenci hiçe sayılarak iktidara yakın kesimlere sızdırıldı. Rezaletin su üstüne çıkmasından sonra ÖSYM başkanının, lafı dolandırarak konunun bir şekilde üstünü örtmeye çalışması, AKP’li bakanlardan Cumhurbaşkanı’na kadar devletin en tepesindekilerin, adeta milyonlarca öğrenci ve aileleriyle dalga geçercesine, birbirinin ardına ÖSYM başkanının açıklamalarından tatmin olduklarını beyan etmeleri, sistemin mevcut gerici yapısının ve öğrenci düşmanlığının ne boyutta olduğunun en açık göstergesidir.
Arkadaşlar;
Bizler gençlik olarak ilköğretimden beri her yıl sürekli olarak bir sınavlar silsilesinin içinden geçiyoruz. Her girdiğimiz sınav yeteneklerimizi biraz daha köreltiyor, kişiliğimizi biraz daha aynılaştırıyor. Eğer on iki yıllık yarım yamalak gerici eğitimden elenmeden çıkabilmişsek kendimizi optik formlardan, şıklardan, dershanelerden, etüt merkezlerinden yaratılan suni ve oldukça pahalı bir dünyanın içinde buluyoruz. Ailelerimiz bizlere iyi bir gelecek yaratmak için gece gündüz demeden ağır koşullarda, güvencesiz, emeklerinin karşılığını almadan çalışıp kazandıkları üç kuruş parayı da dershanelere yatırmak zorunda kalıyorlar. Çoğu aile bu imkânı veremiyor bile. Ve bizler her açıdan insandan çok bir yarış atına yakışan ağırlıktaki bir tempoyla üniversite sınavına hazırlanıp giriyoruz. Ve en sonunda ortaya çıkıyor ki bizim ve ailelerimizin emeklerini çalan sınav soruları ayrıcalıklı kesimlere, gericilere, zenginlere peşkeş çekilmiş. Üniversite kapıları emekçilerin çocuklarına, halk gençliğine kapatılmış. Zaten zorla sokulduğumuz, insanlık değerleri ile çatışan ve geriden başladığımız bir yarışın kazananlarının en başından beri belli olduğunu, kaybedenlerin ise bizler olduğunu öğreniyoruz.
Arkadaşlar;
Bu kirli çarkın adı kapitalizmdir. Kapitalizmde hırsızlık, yalan-dolan ve sahtekarlık tesadüf değil; bir yasa biçiminde işler. Bu yüzden sınav sorularının çalınması, birilerine el altından verilmesi her zaman görülür ve kapitalizmin doğası gereği görülmeye devam edecektir. Egemenler hem böylesi bir sistemle ailelerimizin kazandığı üç kuruş parayı ve bizleri sömürüyor, hem de bizlere üniversite kapılarını kapatıyor. Yani bu sistemde kaybeden sürekli biz oluyoruz. Bu nedenle sorun “kopyasız YGS” veya “Üniversite Giriş Sınavlarının kalkması“değildir. Sorun bir bütün halinde eğitim sisteminin değiştirilmesidir.
Bugün tek başına “Üniversite sınavları kaldırılsın” demenin çok bir anlamı yok. Sınavlar kalkar, ancak tüm yıllara yayılır hale gelir. Bu yüzden ÖSS’nin öğrenciler üzerinde oluşturduğu baskının, ne anlama geldiğini görmek gerekir. Bu baskının arka planında tek başına bir sınav stresinden çok, geleceği kazanabilme, bir meslek sahibi olarak yaşamını garanti altına alabilme isteği yatmaktadır. Birçok aile için “üniversite” çocuklarının kurtuluş umududur. Bugün üniversite sınavına milyonlarca öğrenci girmekte, ancak birkaç yüz bini üniversiteye kabul edilmektedir. Üniversiteye kaydolan öğrencilerin, çok büyük bir çoğunluğu istedikleri bölümlerde okuyamamakta, mezun olanların ise, büyük çoğunluğu işsizler ordusuna katılmaktadır. Bu yüzden üniversiteye girmekle kurtuluş mümkün değildir. Üniversiteye giremeyen arkadaşlarımız da başarısız olarak değerlendirilemez. Sınava giren öğrenciler arasında yapılacak böyle bir kıyas adaletsizliği, fırsat eşitsizliğini içinde barındıran bir ön kabule dayanır ve yanlıştır. Sınavı “geçen” de “geçemeyen” de aslında kaybetmektedir. Sınavlarla elendiğimiz değil, yeteneklerimizle geliştiğimiz, parasız, demokratik, bilimsel, ana dilde bir eğitim istiyoruz. Yeteneklerimizi açığa çıkaran bir eğitim, toplumsal üretime ve paylaşıma en üst düzeyde katılabileceğimiz bir ekonomik sistemde mümkündür. Bu yüzden biz Dev-Genç’liler, biliyoruz ki, yaşadığımız eğitim sorunu bu toplumun diğer sorunlarından bağımsız değildir. Ve tüm bu sorunların çözümü, gençlikle işçi ve emekçi kesimlerin ortak mücadelesindedir.
Sınavlarla elenmek değil, yeteneklerimizle gelişmek istiyoruz;
İşsizliğin yoksulluğun, krizlerin olmadığı bir dünyada eğitim ve okul, insanı geliştiren, tamamlayan ve yeteneklerini açığa çıkaran, mutlu olma yolunda bir araca dönüşecek ve özgürlük tüm enstrümanların evrensel bir uyuma kavuştuğu bir şölen coşkusuyla gelecektir.
TEK YOL DEVRİM!
DEV-GENÇ’TE BİRLEŞ UMUDU ÖRGÜTLE!
MAHİR HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!
10.04.2011
LİSELİ DEV-GENÇ