Bilindiği gibi vampirler ışıktan korkar. Bu nedenle, 1 Mayıs’ta onların sistemleşmiş haldeki güçlerinin gözlerine devrimci eylemin ışığını tuttuk.
Onlar, hiç olmadığı denli saldırgan, sömürücü ve akıldışı konumdalar. Öte dünya hikâyelerine, tarihten başarı örnekleri devşirmeye ihtiyaç duymalarının, milliyetçilikle muhafazakârlığı bir arada büyütmelerinin veya işçileri sendika yerine tarikatlarda örgütlemelerinin sebebi budur.
Sur’da-Cizre’de yaşanan Suriye’de yaşanandan, Cerattepe’deki talan Ortadoğu’nun yağmalanmasından, etrafımızda patlayan canlı bombalar dünya ölçeğindeki emperyalist denklemlerden bağımsız değil. Vahşi kapitalizme doğru bir gidişat söz konusu.
Marks’ın dediği gibi meta amuda kalktı; artık hiçbir değer, pazarın-piyasanın dışında değil; ucuz emek için kiralık işçi aşamasına geçilmiş durumda. Neoliberalizm, üretim alanlarını da ilişkileri de ahlakı da parçalıyor.
Onlara “dur” diyemezsek, uygun araç ve yöntemlerle toplumsal barikatı tahkim edip büyütemezsek, daha çok saldıracaklar. Üstelik yalnızca silahla, barutla, TOMA veya gazla değil. Bugün artık insanlığın moral kazanımları da boy hedefi yapılmış durumda. Gerçekte Ensar’da da, çocuk hapishanelerinde de Artvin’in tepesi veya Kürt coğrafyasının ara sokaklarında da karşımıza çıkan, giderek kapsam büyütmekte olan zorbanın siluetidir. Bu küresel saldırganlığın ve çirkinliğin özneleri, yer yer birbiri ile çelişse de nitelikleri, sınıfsal kimlikleri değişmiyor.
Bu çok yönlü saldırı, kendi öz gücüne güvenen bir halk örgütlülüğünü; çok yönlü, çok bileşenli ve çok barikatlı bir direnci gerektiriyor. Bu nedenle biz 1 Mayıs’ta tek bir alanla ve tek bir günle yetinmedik. Bundan sonra da birleşik mücadelenin devrimci gereklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.
4 Mayıs 2016
DEVRİMCİ HAREKET