Bir kez daha, emperyalizmin ve bölge işbirlikçisi hatta izdüşümü konumundaki Siyonizmin Filistin’e yönelik saldırgan ve işgalci politikalarıyla karşı karşıyayız.
Ortadoğu’da başarılı olamayan, hatta giderek bir çeşit çaresizlik hali yaşayan ABD/Trump, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğuna dair kararıyla, hem dikkatleri başka bir alana çekmiş hem de bir çeşit irade beyanında bulunarak zaman kazanma yoluna gitmiştir.
Trump’ın Kudüs’e dair kararı, bir yanıyla gerek kendisinin gerekse Netanyahu’nun siyaseten sıkışmış haldeki durumuna soluk aldırma amacını taşırken, diğer yanıyla İran’dan Suriye’ye ve Lübnan Hizbullahı’na kadar uzanan blok karşısında, onlar için ortak değer niteliğindeki Filistin’e karşı moral önemi ağırlıklı olan bir çıkış, bir irade beyanı niteliği taşımaktadır.
Filistin, gerçekte bugüne kadar Arabistan, Mısır, BAE gibi ABD işbirlikçisi ülkelerin değil onlara karşı mücadele edenlerin sorunu oldu. Bu konuda da bir bloklaşma söz konusu. Trump, bu hamleyle hem kendi konumu açısından bir çıkış yapmış hem de Ortadoğu açısından sürecin/savaşın bitmediğini göstermiş oldu.
Bir diğer ifadeyle söz konusu karar, emperyalizmin bölgedeki varlığında, işgal ve savaşta ısrardır. Bugün ABD ile aynı çıkar zemininde bulunan işbirlikçi gerici Arap rejimlerinin retoriği aşmayan Kudüs tepkisi, bir yanıyla da antiemperyalizmin ne olup olmadığını gösteriyor.
Din ve mezhep meselesi değil
Yaşanmakta olan, aynı zamanda bir saflaşmadır; Trump’ın attığı adım, ABD politikalarına dair bir nitelik ve kimlik beyanıdır; ABD’nin, uluslararası hukuktan, halkın inanç ve değerlerine kadar hemen her alandaki duruşunu, niteliğini bir kez daha dışa vurmuştur.
Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenler, yıkımın asıl müsebbibi olanlar, bir kez daha yan yana düşmüştür. ABD işbirlikçisi Arap rejimlerinin ABD’nin bu tavrına karşı ciddi bir itirazda bulunması beklenmemelidir. Çünkü gerçekte bu, bir din veya mezhep meselesi değil, emperyalizm ile ezilen halklar arasındaki meseledir. Emperyalist ABD ile bölgede vurucu gücü Siyonist İsrail bir kez daha aynı safta olduklarını göstermiştir.
Tabii bu, AKP için de bir çeşit güncel fırsat oldu. Şimdi Zarrab meselesinde düşülen durumu, yaşanmakta olan teşhiri gölgelemek üzere öne çıkarılacaktır. Ancak AKP açısından mızrak çuvala sığmaz haldedir. Bu türden manevralarla demagojilerle artık halkın aldatılması mümkün değildir.
İşbirlikçilerden Filistin’e dost olmaz
ABD’ye karşı, günü ve görüntüyü kurtarmak üzere yapılan açıklamaların bir anlamı yoktur. ABD ve İsrail’le aynı çıkar zemininde bulunanlardan Filistin’e dost olmaz. İsrail, emperyalizmin Ortadoğu’daki yüzüdür/ifadesidir. Biri diğerinden ayrı değildir; bu, ABD’nin yanında AB için de geçerlidir.
Trump’ın şahsında dışa vuran kapitalizmin çirkinliğidir; önümüzdeki süreçte sermaye güçleri onu yeterince kullanışlı bulmayıp indirse de bu gerçeklik değişmeyecektir. Onların tekçiliğinin, tekelciliğinin, dayatma ve hoyratlığının aksine yüzyıllardır Hristiyan, Yahudi ve Müslüman halkları bir arada barındıran topraklara emperyalist bir dayatma değil kardeşlik yakışır.
ABD’nin daha önce Irak ve Suriye’de olduğu gibi politikaları nasıl halklar tarafından reddedilmiş ve dirençle karşılanmışsa, aynı şey Filistin halkının değerlerini ve iradesini yok sayan bu karar için de olacak, ABD bu kez de Filistin politikasında yenilgiye uğrayacaktır.
Yaşasın halkların kardeşliği!
Filistin halkı yalnız değildir!
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek ezilen halklar kazanacak!