3. Havalimanı inşaatında kölelik koşullarında çalıştırılmaya karşı çıkarak eyleme geçen işçilerden 24’ü tutuklandı.
Bir kez daha görüldü ki tahtakurularından, ödenmeyen maaşlardan, servis, yemek vb. ihtiyaçlardan yani en zorunlu, en insani haklardan söz edip bunun için eyleme geçtiğinizde tutuklanıyorsunuz. Çünkü OHAL yani darbe iklimi kalıcılaştı. O da bizzat Tayyip Erdoğan tarafından itiraf edildiği gibi grev tehdidi olan yere müdahale etmek, grev yaptırmamaktır. 3. Havalimanı’nda yaşananlar, OHAL ikliminin emekçiler açısından ne anlama geldiğinin bir başka görüntüsüdür.
Onlar sınıfsal tercihlerinin gereklerini azami boyutta yerine getirirken, bu politikalardan etkilenen halk kesimlerinin sınıfsal bilince ulaşmaması, ayrışmanın ve tavır alışın sınıfsal ölçeklerle gerçekleşmemesi için ne gerekiyorsa yapılıyor. Biliyorlar ki yüzde 1’e kaynak aktarmak, zenginliğine zenginlik katmak üzere uygulanan bu ekonomi politikalar deşifre edilebildiğinde, yüzde 99 onların karşısına geçecek, krizin faturasını ödemeyi reddedecek ve bu bol saraylı saltanatı sürdürebilme şansı kalmayacaktır.
Aynı gemide değiliz
Onların gemisi Saray’dır; o gemide ancak bu sistemden nemalananlar, rantın-talanın, yağmanın sorumluları yer alabilir. Biz hiçbir zaman o gemide olmadık, olamayız. Bizim yerimiz, gerçekte yüzde 1’i temsil eden o geminin tam karşısıdır.
İşte bu sahte duruşu, bu sınıfsal asimilasyonu (aynılaştırmayı) sağlamak üzere mevcut iktidar tarafından milliyetçilik de hamaset de mehter ve ezan da azami boyutta kullanılıyor. Dinin ve milliyetçiliğin iktidar imkanları eşliğinde istismarı, açlıkla-yoksullukla boğuşan insanın manipüle edilmesine imkân tanıyor. Ancak bunun da bir kullanım süresi, bir etkileyicilik limiti vardır. İşsizlik, hayat pahalılığı, giderek sınırlanan sosyal yardımlar ve toplamda üstü örtülemez hale gelen ülke gerçekliği, potansiyel bir tepkiyi ve çözüm arayışını büyütecektir.
Havalimanı direnişinde olduğu gibi sesini çıkaranın anında, otomatik işleyen bir mekanizma ile suçlu ilan edilip tutuklanması da biriken tepkinin/öfkenin baskılanmasında yeterli olmayacaktır.
Bugün Flormar’dan, Cargill’den, 3. Havalimanı’nda yükselen sesler çözüm arayışına adres gösteriyor. Yerel seçimlerin yaklaştığı bu süreçte yapılacak çalışmalar, bir seçim kazanma aritmetiğinin dar hesaplarına sıkıştırılmayıp henüz yeterince açığa çıkmamış olan potansiyel öfkenin siyasal zeminde kendini ifade edebilmesi perspektifiyle örgütlenebilirse, umutsuzluk iklimi umut yönünde hızla değişebilir.
Havalimanı işçileri yalnız, ezilenler çaresiz değildir.
Faşizm yenilecek halklar kazanacak.