Bugün sabaha karşı Maraş merkezli 7,4 şiddetinde bir deprem ve ardından çok sayıda şiddetli artçı deprem gerçekleşti. Yaşamını yitiren ve yaralanan tüm insanlarımızın acısını paylaşıyor, halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Depremin hemen ardından, çeşitli illerden arama kurtarma çalışmalarında yer alabilecek donanımdaki yoldaşlarımız, bölgeye doğru hareket etmiştir. Afet koordinasyonuna uygun şekilde bölgeye intikal eden arkadaşlarımız arama kurtarma faaliyetlerinde yer almaktadır. Dayanışma gücümüzle halkımızın yanında olmak için çabalıyoruz.
Yeniden görüldü ki ne Türkiye depreme hazırdır ve ne de böylesi durumlarda halkın yaşamı korunabilmektedir. Deprem bölgelerinde yollar, hastaneler ve hava limanlarını kullanılmaz haldedir. Yardımların ulaştırılması ve enkaz bölgeleriyle iletişim konusundaki sıkıntıları bizzat alandan görüyoruz. Yaşanan onca depreme rağmen ortada hala sağlıklı bir bilgi akışı mekanizması bulunmuyor. Bilim insanları can kaybının 6 bini geçebileceğini ifade ediyor. Durum bu kadar ciddiyken Erdoğan sırf CHP’li diye Hatay, Mersin ve Adana büyükşehir belediye başkanlarıyla iletişime bile geçmemiştir. İktidarın konuyu ele alma ciddiyeti bu düzeydedir.
Deprem değil ihmal, rant ve talan politikaları öldürür. Bizde ise iktidar memleketi yıkıma terk etmiş durumda.
Son 20 yılı kısaca anımsayalım: AKP tarafından 2002 yılında kalıcı hale getirilen 66 milyar 143 milyon TL’lik deprem vergisi inşaat projelerine, TOKİ konutlarına ve müteahhitlere harcandı. Deprem tehlikesine ve yaşanan depremlere dair meclise sunulan tüm araştırma komisyonu/soru vb. önerileri AKP tarafından sürekli olarak reddedildi. Deprem anında milyonların hayatını belirleyecek olan afet toplanma alanları ranta açılıp müteahhitlere peşkeş çekildi. Depremlerde utanmadan halktan para isteyen AKP’liler toplanan yardım paralarıyla kendilerine rekor maaşlar bağlatıp, lüks otomobiller satın alıp, yardım erzaklarını da seçim malzemesi haline getirdi. AKP’li bakanlar Elazığ depreminde evleri yıkılan ve yakınlarını kaybeden insanlara “Her şeyi devletten beklemeyin” deme terbiyesizliğini dahi gösterdi.
AKP’nin halkı korumak gibi bir derdinin olmadığı herkesin malumu. Depremde onların kale gibi evleri sağlam kalırken yıkılan bizim evlerimiz oluyor. Sarayda yaşayanlar evleri yıkılanların halinden ne anlar?
Unutmayalım içinde bulunduğumuz yıkım kader değildi, gerekli önlem ve politikalar işletilseydi bu tablo yaşanmayacaktı. Şimdi evlerimiz bir daha yıkılmasın diye bir araya gelme, birbirimize destek olma, bize reva görülen bu muamelenin hesabını sorma ve örgütlenme zamanı.
Örgütlenirsek yaşarız.