Devrimci Hareket’in Ortadoğu’daki Gelişmelere İlişkin Bildirisidir…
Kapitalizmin krizi derinleştikçe saldırganlığı da yeni boyutlar kazanıyor. Bugün ABD ve Avrupa’da krizin ayak sesleri artık gizlenemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Günümüzün sömürgeci devletleri domino etkisiyle arka arkaya iflas ediyor. Aslında krizin ortaya çıkarttığı ve domino etkisi gösteren şey, kapitalizmin çürümüş halinden başka bir şey değildir.
Çürüyen kapitalizm, pis kokularını Ortadoğu’ya yayıyor.Sistemin krizini fırsata dönüştürmek için enerji kaynaklarına ve enerjinin ulaşım yollarının güvenliğine ihtiyaç duyan emperyalizm, haritaları yeniden şekillendiriyor. Kimi ülkelerde işbirlikçi hükümetlerin değiştirilmesi, Arap Baharı söylemleriyle gerçekleştirilirken direnen ülkeler bombardıman yoluyla yıkıma sürüklendi. Irak, Afganistan, Libya derken şimdi sıra Suriye’ye geldi.
Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen proje, bölgesel işbirlikçiler üzerinden hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bölgemizde bir vahşet yaşanıyor. Yaşanan vahşetin sorumluları ise emperyalizm ve onun uşaklığını yürüten gerici/faşist rejimlerdir. Emperyalistler ve kiralık katil rolünü yürüten gericilik, şimdi de Suriye’nin geleceğini karartmaya soyundu. Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın yanında gerici/işbirlikçi örgütler ABD adına görev yarışındalar.
İslami kimliklerle yürütülen politik çizginin maskesi düşmüş, işbirlikçi çirkin yüzü açığa çıkmıştır. Bugün İsrail ile aynı safta yer alan bu ülkeler ve dinci örgütler, halkların baş düşmanı olduklarını gizleyemez duruma gelmiştir. Örneğin, Mısır’da iktidara gelen Müslüman Kardeşler, Gazze üzerindeki ablukayı kaldırmayarak İsrail ve ABD’ye olan bağlılığını gösteriyor.
Emperyalist savaşlar, yalan ve aldatmacaya dayanır. Suriye üzerinde yürütülen operasyonda da medya üzerinden şekillendirilen bir kara propagandaya tanık oluyoruz. Suriye devlet başkanını diktatörlükle suçlayan ve mutlaka gitmesi gerektiğini söyleyen ülkelerin durumlarına bakmak bile, bu söylemin traji-komik yanını açıklamaya yeterlidir. Kendi ülkelerinde hiçbir örgütlenmeye izin vermeyen başta Suudi Arabistan olmak üzere gerici körfez ülkelerinin Suriye için insan hakları savunucusu olmaları riyakârlığın mizahi boyutunu gösterir niteliktedir. Türkiye’de halkın kanaatini yönlendirmek için TV ekranlarındaki Strateji Uzmanlarının! insani değerlerden uzaklaşmış değerlendirmeleri de ayrıca üzerinde durmaya değer. Suriye’de ki halkların kanı üzerinden adeta satranç oynarcasına kar-zarar ilişkisi kuran bu köşe yazarları da emperyalist vahşetin ortaklarıdır.
Emperyalist krizin kalbi Suriye’de atıyor. Denklemin bir tarafında İran, Rusya, Çin ve Suriye diğer yanında ise ABD’nin başını çektiği emperyalist ülkeler ile işbirlikçi Ortadoğu gericiliği. Bir tarafta yeni kaynaklar için restleşen emperyalistler, diğer yanda halklar. Bizim yerimiz elbette ki halkların yanıdır. Ortadoğu’da emperyalizmin bütün hesaplarını bozacak bir duruşa ihtiyaç vardır. Sistem krizdeyken daha kolay yıkılır. O nedenle krizi derinleştirmek için anti-emperyalist cephenin kurulması acil bir ihtiyaçtır.
ABD ve AB, artık eskisi gibi yönetemez duruma gelmiştir. Yönetilenler de eskisi gibi yönetilmek istemediğini Avrupa’dan başlayarak dünyanın birçok yerinde kitlesel olarak dışa vurmaya başlamıştır. Bu durumda burjuvazinin bir kesiminin kuyruğuna takılarak vatan savunması gibi tescilli politik tutumlara değil, halkın iktidarını hedefleyen devrimci bir çıkışa ihtiyaç vardır. Pusulamız nettir. Emperyalizmin desteklediği hiçbir oluşumun demokratik ya da ilerici bir yanı yoktur. Kim ki yaralı, vahşi bir saldırgana benzeyen emperyalizmin yarasını saracak adımlar atarsa, bilinmelidir ki hem kendi geleceğini hem de bölge halklarının geleceğini karartıyor demektir.
ABD, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirip petrol ve doğalgaz fiyatlarını kontrol ederek rakip güçleri pazardan silmek istiyor. Bu yeni Ortadoğu planını hayata geçirmek için on yıllara yayılacak bir bölgesel savaşı tetikliyor. Gelinen noktada artık Suriye, kilit önemdedir.
Bu kilidin emperyalizm lehine çözülmesi demek, insanlığın geleceğinin daha uzun yıllar karartılması anlamına gelecektir. Çünkü mezhep ve etnik çatışmaları körükleyen güçler, halkları parçalarken kendi durumlarını sağlama alacaktır.
ABD, Suriye denklemini kendi lehine çözmeden Mısır’da hatta tüm Ortadoğu’da kaybeder. Bunu bildiği için savaşın zamanını da, zeminini de genişletmek istiyor. Suriye’deki savaş yalnızca Suriye’yi değil, Lübnan, Irak, Ürdün, İran ve Türkiye’yi de derinden etkileyerek içine çekecek bir tehlikeyi işaret ediyor.
Türkiye gibi emperyalizmin tetikçiliğine soyunan ülkeler, Suriye rejimini dış düşman olarak addedip milliyetçi ve mezhepsel histeriyi kaşıyıp halkı kendi destekçisi haline getirmek istiyor. Ne zaman çanlar egemenler için çalarsa işte o zaman dış düşman yaratılır. Halkımız bu iğrenç politikaları artık biliyor. Bu nedenle kamuoyu yoklamalarına göre halkın %95’i Suriye’yle bir savaşı istemiyor.
ABD’nin taşeronu olan AKP’nin bölge politikalarına karşı etkin bir muhalefete ihtiyaç var. Bu ihtiyaç, yalan ve aldatmacaları açığa çıkarmayı ve iki yüzlü politikaları teşhir etmeyi kapsamalıdır. Suriye’de savaşa ve işgale hayır demenin yanında emperyalizmin, sanıldığının aksine çaresiz olduğu da bilince çıkartılmalıdır. Irak’ta 1,5 milyon insanı katletmesine rağmen yenilerek çıkan ABD’nin çaresizliğinin yanında, halkların gücünü ve cesaretini açığa çıkarma zamanıdır. Marks, “Her şey göründüğü gibi olsaydı, bilime ihtiyaç kalmazdı” der. Devrimciler halka yalanı teşhir ederken nasıl bir yolda yürümesi gerektiğini de göstermek zorundadır. Bu yol, antiemperyalist, antifaşist devrimci bir yoldur.
Suriye’deki savaş emperyalist tekellerin ihtiyacıdır.
Türkiye Ortadoğu’da aktör değil, figürandır.
Emperyalizm pastanın bütününü, işbirlikçiler kırıntılarını alır halklar faturayı öder.
Emperyalizmin oyununu bozmak, işbirlikçi AKP’nin maskesini düşürmek için
emperyalizme ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltelim!
Din-Mezhep veya etnik boğazlaşmaya karşı
yaşasın halkların kardeşliği!
Çürüyen kapitalizme vuralım!
Halkın iktidarını kuralım!
EMPERYALİZM YENİLECEK DİRENEN HALKLAR KAZANACAK!
SURİYE’DE İŞGALE, TÜRKİYE’DE FAŞİZME KARŞI AYAĞA KALK!
DEVRİMCİ HAREKET