Devrimin, Yol’unda aktığı yıllarda, tam da o Yol’a yakışacak biçimde değerleri için ölümüne direnen sevgili yoldaşımız Behçet Dinlerer’in, “Yenidenciler”in organize ettiği bir etkinlikle anılacağını öğrendik. Gerçekte gidenlerimizin ardından ağıt yakmaktan şiir yazıp şarkı bestelemeye, değerlerini yaşam içinde yeniden üretmekten kavga diliyle hesap sormaya kadar yaşatma amaçlı atılacak adımların hepsi doğru, gerekli ve anlamlıdır. Bu çabalar, hak etmeyenlerin elinde bir sömürü aracı olmadığı sürece sorun yoktur.
Hatta bizler 3. Büyük Buluşma’da bir kez daha yaptığımız gibi tüm devrim şehitlerinin aynı önemde anılarak yaşatılmasının, bugünün çözülme ortamında özellikle gerekli ve anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Ne var ki Behçet’i de YOL’unu da 25 yıl yok sayıp, hatta o değerlerin bir daha çimlenmemesi için adeta toprağı zehirleyen kesimlerin bugün yapacağı anma için aynı yaklaşımı taşıdığımızı söyleyemeyiz. Bu konudaki hassasiyetimizin anlaşılması için kafa yorma niyeti olan herkesi, “ne var ki bunda adamlar geç de olsa anıyor” basitliğine düşmeden, en azından Tartışma Süreci’nden bugüne yaşananları konu bağlamında da olsa anımsamaya çağırıyoruz.
Devrimci Yol’u ve ona ait değerleri tasfiye etmek için adeta ant içerek başlattıkları Tartışma Süreci’nde anımsanacak olursa, “şehit” kelimesi üzerinden yapılan kavramsal tartışma ile devrim şehitlerinden söz etmek adeta “eski kafalılık” gibi gösterilmiş ve uzun süre bir tarih yok sayılmıştır. Devrimci Yol bir dönemi anlatan ama değişen koşullar nedeniyle güncel anlamını yitiren bir dergi olarak görülmüş, yıldızlaşan yumruk da o derginin amblemi olup bugün kullanılması anlamsız olan bir işaretten ibaret olarak gösterilmiştir. Kimi mitinglerde (kamu çalışanları, vb) yıldızlaşan yumruk flaması açmak isteyen yoldaşlarımıza zor kullanılmış, o değerlerle karşılaşılan her ortamda ya “çocukluk” yakıştırması yapılmış ya da abartılı bir öfke ile müdahale edilmiştir.
Aradan geçen bunca zamana ve tasfiye yolunda kat edilen bunca mesafeye rağmen son zamanlarda o yok sayılan değerlere bizzat tasfiyecileri tarafından yeniden önem atfedilmeye başlanması, olağan bir gelişme olarak görülemez/görülmemelidir. Çünkü onları yakından tanıyan herkes bilmektedir ki fikirlerinde en küçük bir değişim olmamış, sadece Ufuk Uras’la yaşanan irade savaşı kaybedildiği oranda tercihen değil mecburen “eski” değerler öne çıkarılır olmuştur.
Bugün, Behçet’in uğrunda yaşamını feda ettiği değerlerin hiçbiriyle süreklilik bağı kalmadığı halde, sırf ayaklarının altındaki toprak kaymaya başladığı için anma yoluna gidenlerin yaptığı, kelimenin gerçek anlamıyla bir değer sömürüsüdür. Benzer şekilde, anmanın Behçet’in şehit düştüğü 13 Aralık’ta değil de 27 yıl sonra Mayıs ayında yapılıyor olmasını da anma sahiplerinin öznel ihtiyaçları ile ilişkilendirmek haksızlık olmayacaktır.
Bugün Behçet’i anmak, Devrimci Yol’da ısrar etmekten geçer. Bu tür değerleri günü kurtarma hesaplarına alet edenler, bilmek durumundadır ki bu manevralar onları düştükleri yerden bir adım yukarıya taşımayacaktır.
Konu bağlamında son sözü Dietrich Bonhoeffer’e bırakıyoruz:” Yanlış trene bindiyseniz koridorda ters tarafa yürümenin faydası yoktur.”
22 MAYIS 2008
DEVRİMCİ HAREKET