Bugün emperyalist sermayenin ve de yerli işbirlikçi tekellerin saldırıları, işçi/emekçileri insani yaşam koşullarının da altına sürüklemiş durumda. Asgari ücretin açlıkla aynı anlama gelmesi, taşeronlaştırma, sendikasız/örgütsüz çalışma koşulları, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin yok sayılması, işçi ve emekçilerin en önemli sorunlarının başlıcalarıdır.
Sermayenin arzuladığı; kırıntı düzeyinde dahi olsa hak vermemek, kendi düzenini dayatarak kabul ettirmektir. Çıkarılan yasalardan fiili uygulamalara dek herşey sermayenin karını arttırmak üzere birbirini tamamlar niteliktedir.
Grev’in dahi fiilen yasak olduğu, ‘uzlaştırma kurulu’ vb yöntemlerle herşeyin devletin kontrolü altına alınmak istendiği bugünün koşullarında, faşizmin başta işçi-emekçi kesimlere genelde ise halka uyguladığı saldırıları püskürtmenin tek yolu: direnmektir. Metal işçisi, başta insanca yaşam hakkına sahip çıkmak olmak üzere ücret adaleti için, ücretlerde iyileştirme yapılmadığı için greve gidiyor. Metal işçisi, 3 yıllık sözleşme süresinin ücret zam yöntem ve miktarları ile birlikte ucuz işçiliği kalıcılaştırma sonucu doğurması nedeniyle greve gidiyor. Metal işçisi, emeğinin karşılığını alamadığı için, dayatmaları kabul etmediği için greve gidiyor.
Birleşik Metal-İş öncülüğünde gerçekleştirilecek olan grevde 15 bin metal işçisi iş bırakacak ve patronlara karşı emeğinin gücünden gelen hakkını savunacak. Bu, son dönemlerde ülkemizde yapılması hedeflenen en iddialı işçi grevlerinden bir olması bağlamında önemlidir. Metal işçisinin direnişi tüm toplumu ilgilendiren bir meseledir. Bu bağlamda başta devrimciler ve demokrat kesimler olmak üzere tüm emek güçleri bu grevde gücü oranında olmalı, herkes elindeki imkanların azamisiyle destek vermelidir.
Toplumun atomize edildiği, herkesin bir biçimde kendi derdiyle baş başa bırakıldığı ve kendisi dışındakinin yarasını sarmak gibi bir refleksin zayıf düşürüldüğü bugünün koşullarında, tüm toplum kesimleri dayanışma ve ortak mücadele perspektifiyle hareket etmelidir.
İşçinin emek sorunu, öğrencinin eğitim sorunu, memurun kadro sorunu, köylünün toprak sorunu, kadının iki kat sömürülmesi ve şiddet sarmalı ile muhatap edilmesi sorunu, alevinin inanç, kürdün kimlik sorunu gibi sorunların hepsinin kaynağında kapitalist sömürünün olduğunu halka alabildiğine açık-seçik bir biçimde anlatmaya çalışmalıyız. İşçi sınıfı haricindeki tüm toplum kesimlerini bu greve destek olmaya çağırmalıyız. Sömürünün ve baskının kaynağında faşizmin olduğunu gösterebilmeliyiz!
Faşizm, emperyalizmin ülkemizde ete-kemiğe bürünmüş biçimidir!
Faşizm, SOMA’da katledilen yüzlerce işçi kardeşimizdir.
Faşizm, asgari ücret cenderesinde aç ve yoksul bırakılan milyonlardır.
Faşizm, sermayenin sigortası olan iç güvenlik yasasıdır.
Faşizm, gerici, yoz ve itaat etmeyi öğreten eğitim sistemidir.
Faşizm, Cizre’de 12 yaşının tazeliğine doyamadan katledilen Nihat Kazanhan’dır.
Faşizm, Ali İsmail’in katillerini ödüllendiren sistemin adıdır.
Faşizm, metal işçisinin emeğini gaspetmek üzere örgütlenmiş MESS’tir.
Faşizme karşı başarının ön koşulu sınıf kardeşliğinde birleşmektir. Bizi milliyetimize, mezhebimize, derimizin rengine, inancımıza göre bölmeye çalışanlara yanıtımız sınıf kardeşliği temelindeki ortak hareketimiz olmalıdır. Herhangi birimize yapılan saldırı hepimize yapılmış sayılmalı, birimizin direnişi hepimizin sloganında yankılanmalıdır.
Yaşasın Metal İşçisinin Direnişi!
Faşizme Ölüm Tek Yol Devrim!
Üreten Biziz Yöneten de Biz Olacağız!
Zafer Direnen Emekçinin Olacak!
23 Ocak 2015
DEVRİMCİ HAREKET