ABD İNSANLARI YAKMAYA DEVAM EDİYOR
Aşağıda ki fotoğraf Vietnam’da çekildi. Böyle kavruldu çocuk bedenler, Amerikan napalmlarıyla. Böyle karartıldı çocuk düşlerle kurgulanmış Vietnamlıların geleceği. Daha önce Hiroşima ve Nagazaki yanmıştı; canlı olan her şeyi ölüm kusan silahlarına hedef yapmayı kendine görev edinen katil Amerikalıların atom bombalarıyla… Ve sonra Bosna’da uranyum başlıklı füzeler, hardal gazı denedi; kurtarmak için gittiği insanların coğrafyasında; öyle ki kendi askerleri bile sakat kaldı, kansere yakalandı; ama ABD, öldürmeye, acı çektirmeye, halkları yerlerinden etmeye, yeni silahlarla yeni ölümlerin müsebbibi olmaya doymadı. Son olarak yine kurtarma, özgürlük getirme yalanları ile geldiği Irak’ta da uranyum başlıklı füze, hardal gazı, napalm, misket bombası kullandı ve ot bitmez tarlalar, imar edilemez yıkıntılar, iyileşmez yaralar açıp yerleşti; acılı Mezopotamya’nın orta yerine.
Hangi akıl, hangi vicdan, hangi ölçü; tüm zamanların en zorba gücü olan bu katillere arka çıkabilir; hangi çıkar vaadleri, gönülleri çelmeleyip, ABD’nin yanında yer almaya sebep olabilir?
Ey Mezopotamya’nın mağdur halkı; ey esmer yürekli güzel insanlar; dağa sırtını vermeden kendini güvencede hissetmeyen Kürt halkı. Dağdan vazgeçip, sırtınızı ABD’ye dayamanız, kardeş Arap halkını emperyal projelere kurban etmeniz isteniyor.
Türkiye’de tüm ilerici insanlık “ Amerikan Askeri Olmayacağız” diye ayağa kalkmışken; Irak’ta bir çeşit “ Amerikan Askeri” olmak, inanıyoruz ki içinize sinmeyecektir. Ama önemli olan, bugünden bu gerçekliği görüp, tüm bölge halklarının kaderini tersyüz etme potansiyeli taşıyan bir zorbayı kovma gücünün bileşeni olabilmektir; dün olduğu gibi tekrar özgürlük savaşçıları ismiyle anılır olmaktır. İnanıyoruz ki bu sıfat size, ABD’nin vaat ettiği geçici ve sahte yararlardan çok daha fazlasını kazandıracaktır. Sizler, zorbalardan zorba (Dehaklardan Dehak) beğenmek talihsizliğine düşmeyecek denli deneyimlisiniz.
Bir kötülük, diğer bir kötülüğün tercih sebebi olmamalıdır. Saddam’ın zulmünden çıkarılması gereken sonuç; ne Saddam ne de ABD olmalıdır. Ama bu konuda yanlış yönlendirme olduğunu biliyoruz.
Örneğin, Özgür Gündem’de yazan Ahmet Kahraman “ Amerika Köy Yakmıyor ” diyor. Halbuki Amerika Irak’ın kendisini yaktı. A. Kahraman, Amerika’yı işgalci olarak gördüğünü söylüyor; ama, sanki sorunu Amerika’yla değil: “ Amerika’ya sövmeyi ‘ ilericilik’, hatta ‘ solculuk’ sananlar şimdi bana kızacaklar, ama ne yapayım ki, Irak halkının önemli bir bölümü, ‘ ilerici’ diktatörü devirmeye gelen ‘ sicili kirli’ Amerika’yı ‘ kurtarıcı’ olarak karşıladı .” (Ahmet Kahraman, Ö. Gündem, 13 Ağustos 2003)
Irak’ta ABD’yi kurtarıcı olarak karşılayanların olduğu doğrudur. Ne var ki bunun büyük oranda Kürtler olduğu unutulmamalıdır. Yani, sizleri kastediyor Ahmet Kahraman; ey Kürt halkı. Ve şöyle devam ediyor: “ Iraklıların bir bölümü, bundan böyle evleri, köyleri, şehirleri, ateşe verilip intikam alınmayacağı, öldürülmüş evlatlarıyla savaşılmayacağı, ölüleri soyduktan sonra, araçlara bağlayarak yerlerde sürüklemeye son verileceği umuduyla Amerikalıları ‘ kurtarıcı’ gibi karşıladılar…
İşgal gücü olan Amerika da, verdiği zayiatlara rağmen şimdilik yurttaşı olmayan ve ayrı dilden olan ihtiyar ve çocuklarla savaşmıyor. İşgal gücü, yakınlarında çatışma çıkınca, rastladığı ilk köyü yakmıyor, doksan yaşlarındaki ihtiyarları ağır hapis cezalarına çarpmıyor, bebeklerin mamasını çalmıyor, Iraklıların doyasıya ekmek yemelerini yasaklamıyor.. .”
Böyle diyor Ahmet Kahraman. Bunları yazarken, Amerika’nın; işgalin de, açlığın da, hırsızlığın da, işkence, hapis ve soygunun da sorumlusu ve şampiyonu olduğunu A. Kahraman unutmuş veya bilmiyor olabilir mi? Ahmet Kahraman bunları yazarken, Irak’tan, üstelik resmiyete yansımış rakamlara göre, 8 bin kişinin kayıp olduğu ve akıbetinin bilinmediği haberi yansıyor basına. Yine aynı gün, yani A.Kahraman’ın yazısını yazdığı gün, işgalcinin yaşlı, genç, çoluk–çocuk demeden insanları taradığı; patlayan trafoyu bomba sanıp bunun üzerine yoldan geçen bir aileyi delik deşik ettiği haberi geliyor. A. Kahraman bunları bilmiyor mu? Elbette ki biliyor. Gerçekliği kendi çıkar prizmasından yansıtma gayreti içersinde olanlara sadece bir örnektir A. Kahraman. Ve bizim kaygımız, o güzel halkın hala bu tür maksatlı kalemlerden etkileniyor olmasıdır. ABD’yi dahi sevindirebilecek yukarıdaki satırların bilinç çelmeleyici etkisinden çıkılabildiğinde Kürt halkının kendi yolunu kendisinin bulup çizebilme basiretini gösterebileceğine inanıyor ve umut ediyoruz.
Sayı 11 (Ocak 2004)