Emperyalizmin “Arap Baharı” aldatmacası eşliğinde Ortadoğu ve Afrika coğrafyasına yönelik gerçekleştirdiği katliam ve talan devam ediyor. Afganistan ve Irak işgali ile başlayan süreç, yakın zamanda, Tunus, Mısır, Libya gibi ülkelerin emperyalist-kapitalist sistemin ihtiyaçları çerçevesinde yeniden şekillenidirilmesiyle devam etti.
Bugün itibariyle emperyalist saldırganlığın ve talanın hedefindeki ülke Suriye. Yaklaşık 1,5 senedir emperyalistler ve onların bu coğrafyadaki işbirlikçileri; Suudi Arabistan, Katar, Türkiye vb. Suriye’de bir iç savaş çıkartarak, Suriye halklarını teslim almak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu kapsamda kendilerini Özgür Suriye Ordusu olarak adlandıran işbirlikçilere silah, eğitim, lojistik vb. her türlü destek bu ülkeler tarafından verilmekte.
Bugüne dek yaptığımız açıklamalarda dünyanın kalbinin artık Ortadoğu’da attığını, önümüzdeki dönemde bölgeye yönelik saldırıların çok daha kapsamlı biçimde hayata geçirileceğini ve bu saldırılardan en büyük zararı bölge halklarının göreceğini ifade etmiştik. Süreç yazılanları ve söylenenleri doğrular bir biçimde ilerliyor. Antep’te yaşanan patlama sonrasında yaptığımız açıklamada:
“…Kimin ve nasıl yaptığı ayrıntılarına girmeden söylüyoruz. Antep’te yaşanan kayıpların, acı ve yıkımın müsebbibi, Ortadoğu’da emperyalist denklemlere eklemlenerek, halkların dökeceği gözyaşından rant uman, taşeron zihniyetli, işbirlikçi Türkiye egemenleridir…
…Hesap sorulacaksa, halkların en temel haklarını gasp etmeyi ve hemen her talebi şiddetle bastırmayı kimlik edinmiş olan, özel yetkili AKP’den sorulmalı; karşı durulacaksa, emperyalizmin bölgeyi ateş çemberine çeviren politikalarına karşı durulmalıdır. Bunun dışında fail aramak, egemen politikalara alet olmaktır…” (24 Ağustos 2012 Devrimci Hareket) demiştik.
3 Ekim Çarşamba günü, Suriye tarafından atıldığı iddia edilen top mermisi sonucunda Şanlıurfa-Akçakale’de 5 insan hayatını kaybetti. Olayın hemen sonrasında Türkiye’nin de olaya misillemeyle ve mislisiyle karşılık verdiği, Suriye’nin ağır kayıplar verdiği egemen medyada savaş çığlıkları eşliğinde vurgulandı. Yaşanan olayın kriminal/teknik boyutlarına girmeden şunu söylemek gerekiyor ki, yaşanan olayın TBMM’nin açılış tarihi olan 1 Ekim’den hemen sonraya denk gelmesi tesadüf olmasa gerek. Her sene meclis açıldığında, AKP’nin sınır-ötesi saldırılar için düzenli olarak çıkarttığı tezkerenin bu sefer çok daha kapsamlı bir biçimde çıkartılması için bu olayın dolgu malzemesi olarak kullanılması da dikkat çeken bir başka nokta.
Hiçbir politikasını ABD’den (emperyalizmden) bağımsız biçimde uygulama şansı olmayan Türkiye egemenleri, halklarımızı gün geçtikçe mevcut ateş çemberine bir adım daha yaklaştırıyor. Bugün itibariyle bakıldığında AKP, kendi tabanını dahi Suriye ile olası bir savaşa ikna edebilmiş değil. Halkın büyük bir kısmı bu konuda atılan adımlardan rahatsız.
Bugün bizlere düşen; emperyalizmin ve işbirlikçisi AKP’nin halklara uyguladığı tüm baskı ve katliamlara karşı daha güçlü bir biçimde karşı durmaktır. AKP ve onun işbirlikçi politikalarının halklara yoksulluk, baskı, kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmeyeceği artık çok daha açık bir biçimde görülmektedir. Egemenler ile emekçilerin arasındaki çelişkilerin bu denli keskinleştiği böyle bir tarihsel dönemde, halkları anti-emperyalist, anti-faşist bir mücadele zemininde buluşturmak zannedildiğinden de kolaydır. Bu yüzden bugün tüm sol, devrimci ve yurtsever kesimlerin birlikteliği her zamankinden daha acil ve yakıcı bir ihtiyaçtır.
EMPERYALİZM YENİLECEK DİRENEN HALKLAR KAZANACAK! YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
KATİL ABD İŞBİRLİKÇİ AKP!
TEK YOL DEVRİM!
05 EKİM 2012
DEVRİMCİ HAREKET