İbrahim’i sorgulayan, “Yaşar Değerli”ydi.
Duruşu, bir bütün halinde değersizlik örneğiydi.
İbrahim’in pişman olmasını bekledi.
Ama o, “Hadi ordan!” dedi.
Ve cellattan önce, savcısını yendi.
Ser verip sır vermemesi,
bir tesadüf değildi.
O, “Çocukken de yolun düz olanını değil;
çakıllı, taşlı olanını tercih ederdi.”
O bir tarihti.
Bir yanı Diyarbakır Zindanı’na
bir yanı dağlara uzanırdı.
Elleri hem silaha yakışırdı, hem de kemana.
Bu nedenle, onu anlatan anılar
azalacağına artmış durumda.
Herkesin ağzında bir mısra,
Toplumsal şiire dönüşmüş İbrahim.
Sayı 33 (Haziran – Ağustos 2011)