Takvim 16 Mart’ı gösterdiğinde
Farklı ölümlerle yana yana düşen
Beyazıt ile Halepçe dirildi hafızamın derinliklerinde
Barut ve elma kokusu buluştu yanan genzimde
Soma ile Roboski’de
Cizre ile Cerattepe’de
Kan bağından öte bir kardeşlik şekillendi
Direnç ve yaşam diyalektiğinde.
Egemen devletlerce dili de kültürü de toprakları da kendisine fazla görülen; manipülasyon, asimilasyon ve operasyon eşliğinde terbiye edilerek kendisi olmaktan çıkarılmak istenen Kürt halkı, bugün de (cetvelle olmasa da) emperyalist denklemler ve çıkar ağları içinde Afrin’de olduğu gibi yerinde yurdundan ediliyor. Vurucu gücü yüksek silahlarla ölüm ve sürgünle muhatap ediliyor.
Gerçekte ölülerin rakamdan çok daha başka şey ifade ettiği, acıların ölçülüp kıyaslanamadığı bu coğrafyada yaşananların üzerine, kimi teorik tartışmaların gölgesi düşürülmemelidir. Tersine öncelikle, neden-sonuç, parça bütün ilişkisi görünür kılınmalı, zorbaların büyüğünden küçüğüne, tarihtekinden bugüne nasıl yan yana geldiği, aynı anlamı ifade ettiği görünür kılınmalı; zorbanın, zalimin yani Dehak’ın mirasçısı güçlerin karşısında Demirci Kawa’nın mirasçıları olarak saf tutulmalıdır.
Emperyalizmin ve faşizmin sınıfsal örtüşmesi
2011’den beri Suriye’de kimbilir kaç Halepçe, kaç Cizre ve Sur yaşandı. Barut ve metal buluşalı yani tüfek icat olunalı beri üretilen tüm silahlar, insanlığın sınıflı sürecinden beri üretilen tüm zulüm örnekleri Suriye’de denendi. Kimi pilotlarını, kimi silahlarını denedi, kimi silah imkanlarıyla gösteri sergiledi. Göçün en büyüğü, katliamların en kitlesel olanı Suriye’de güncellendi ve ağıtların en yanık olanı Arapçaya çevrildi. Şimdi Kürtçe ağıtlar eşlik ediyor, bu sese; faşizm ile emperyalizm aynı anlama geliyor, egemenlerin tırnaklarını Afrin’e geçirdiği yerde. Bu durum, Lazkiye’nin Sur’la, Sur’un Afrin’le ve dolayısıyla tüm ezilenlerin birbiriyle kardeşliğinin görünür kılınmasını acil bir ihtiyaç haline getiriyor. Çünkü faşizm hiçbir kamuflajla örtülmeyecek biçimde emperyalizmle aynı sınıfsal anlama geliyor.
8 Mart, 21 Mart ve 1 Mayıs
Birleşik mücadele bilinci, yani bütünlüklü bakış açısı 8 Mart, 21 Mart ve 1 Mayıs’ı aynı programatik toplam içinde ezilenlerin yoldaşlığı zemininde ele almayı gerektiriyor. Tarihçelerine bakıp doğru yorumladığımızda, 8 Mart’ta kadınların yalnızca kadın olduğu için değil emekçi olduğu ve hak talebinde bulunarak direndiği için saldırıya uğrayıp yakıldığını görürüz.
Newroz mitolojisi, sanıldığının aksine bir halkın etnik kimliğine değil, ezilen hakların direnişine, zalimin zulmünü kırma ve mazlumların kaderini eline alma iradesine, bir arada hareket etme potansiyeline işaret eder.
1 Mayıs da emekçidir; dolayısıyla hem erkek hem kadındır; sınıf-kimlik diyalektiğidir. August Spies’in kendisini idam edecek olanlara “burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda her yerde başka kıvılcımlar çakacaktır,” derken işaret ettiği ezilenlerin birleşik mücadele potansiyelidir.
Newroz’un anlamı, Leninist perspektifle güncellenmelidir
Zulmün bir kralla özdeş olduğu tarihsel dönemlerde, zalimin de mazlumun da direnişin de tanımı kolaydı, hedef netti. Kölecilikte, hatta feodal düzenlerde de benzer bir durum, sınıfsal çelişmelerin örtük olmadığı kolaylıkla görülebildiği bir toplumsal yapı söz konusuydu. Bugün ise mücadele çok daha zorlu, karmaşık boyutlar almış, zorbalık bir kişiden bir kurumsal düzene dönüşmüş durumda. Bu koşullar, farkındalık yaratmayı güçleştirirken, mücadele araç ve yönetmelerini de çeşitlendiriyor.
Özellikle emperyalizm çağında, sistemin bir bütün halinde gericileşmesi sebebiyle parçalı çözüm ihtimali kalmamıştır; birbirini tanımıyor olan ve hatta çeşitli nedenlerle aralarında mesafeler bulunan kesimler dahil tüm ezilenler, demokratik talebi olan tüm halk kesimleri aynı program altında aynı saflarda ortak düşmana karşı mücadele etmek zorundadır. Bu duruş, bugünün Dehak’ını doğru tespit etmeyi ve halkın Kawalaşması gerekliliğini kavramayı gerektiriyor. Aksi takdirde mücadele imkanlarının ve birikmiş halk enerjisinin sistem içi kulvarlarda tüketilmesi kaçınılmaz hale gelir.
Günümüzde Dehak’ı; Sur’da devlet, Cerattepe’de Cengiz İnşaat, Suriye’de emperyalizm temsil ediyor. Özetle Kawa, nasıl tüm ezilenlerin ismiyse, Dehak da ezenlerin ortak ismidir.
Newroz, ezilen hakların kardeşliği ve mücadele birliğidir.
Newroz, yeni güne doğru gerçekleşen toplumsal doğumdur. Teslimiyetin kırılması, isyan meşalesinin ezilenlerin elinde yükselmesi ve geleceğe doğru yürünecek yolu aydınlatmasıdır.
Newroz, ezilenlerin aynı ateş etrafında özgürlük halayına durmasıdır.