GAZETECİ MEHMET YEŞİLTEPE “TANIK DAHİ” OLAMAYACAĞI BOSTANCI DAVASI’NDAN 278 GÜNDÜR İÇERDE!
27 Nisan 2009’da Bostancı da gerçekleşen operasyonun ardından hukuksuz bir şekilde tutuklanan Gazeteci Mehmet Yeşiltepe ile ilgili olarak birçok demokratik kurum, aydın, sanatçı ve yazarlar tarafından bir basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıya katılan kurumlar, aydın ve sanatçıların isimleri şöyle; İHD, TTB, TİHV, EMO, ÖDP, TGDP, ÇHD, PEN Yazarlar Derneği, Yazarlar Sendikası, SODEV, TGS, ÇGD, Hayat TV adına Aydın Çubukçu, ÖDP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Yeşil, ÖDP Avukatı Nermin Kaplan, Sorun Kolektifi adına Sırrı Öztürk, Tayfun Mater, Memik Horoz, Kemal Aytaç, Sabri Kuşkonmaz, Bülent Aydın, Hakan Pişkin, Serhad Raşa, Gül Göker, İlkay Akkaya.
Basın toplantısında Mehmet Yeşiltepe ile ilgili kampanyanın tanıtımı yapıldı. Basın toplantısında söz alana Devrimci Hareket Dergisi Yazı İşleri Müdürü Fehmi KILIÇ şunları söyledi:”27 klasör olarak hazırlanan dava dosyasının, dergi çalışanımız Mehmet YEŞİLTEPE ile ilgili bölümlerinin tamamı, Devrimci Hareket dergisine ait 13 yıllık arşivden oluşmaktadır… Egemen güçler arasında yaşanmakta olan hegemonya kavgasına yargı da alet edilmektedir. Ne AKP, ne Genelkurmay ne de başka egemen temsilcisi yapı, adil bir yargıdan yana değildir. Bu kesimlerin hiç biri demokratikleşme istememektedir. İktidar kavgası yürüten bu kesimler, kendi yandaş yargısını yapılandırmaya çalışmaktadır. Bu kapışmada asıl ezilen emekçi halk kitleleri olmaktadır. Demokratikleşme veya sivil yargı söylemleriyle örülmekte olan süreç, söylendiğinin aksine halk karşıtı bir karaktere sahiptir. Örneğin son dönemlerde sık sık işkence kalktı, artık sanıktan delile gidilme yöntemi terk edildi deniliyor. Oysa bunun yerini bir başka işkence yöntemi almıştır. Tutuklatılmak istenen herkese uygun bir delil üretme mekanizması oluşturulmuştur. Böylelikle tutuklama bir önlem olmaktan çıkmış, cezanın ve işkencenin kendisi olmuştur… Böylesi bir süreçte tutuklanan Mehmet YEŞİLTEPE’nin durumu, “bir insanın evinde üzüm bulup, rakı kaçakçılığından” yargılanmasına benzemektedir. Bir gazetecinin evinde yazı ve haber arşivinden başka ne bulunabilir? Bu anlayışla yarın herkesin sanık sandalyesine oturma olasılığı vardır.”
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri; “Bu kampanyayı destekliyoruz. Çünkü insanların keyfi olarak alıkonulması hiçbir şekilde kabul edilemez. Türkiye’de hukuk hiçbir şekilde uygun işlemiyor. Bu baskı bugün başka bir boyuta vardırıldı. Bir korku toplumu yaratılıyor. Biriyle sohbet etmenin, çay içmenin, yemek yemenin ve sosyal ilişki kurmanın dahi suç unsuru oluşturabileceği bir duruma gelindi” dedi.
ÇHD temsilcisi Güray Dağ; “bugün 12 Eylül hukukunu aşan yaşamın tüm kılcal damarlarına sirayet eden ölçekte kişi hak ve özgürlüklerine yönelik hukuksuzluklar yaşanmakta, insanların özel yaşamları mercek altına alınmakta ve muhalif kişiler Mehmet Yeşiltepe örneğinde oldu gibi gerekçesiz şekilde tutuklanarak mağdur edilmektedir.” dedi.
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş; “bugün Türkiye’de filler tepişmesi var iktidar kavgası var ve bu iktidar kavgasının ana odağı yargı olmuş durumda. Yargı üzerinden tepişenlerin ülkenin, yargının demokratikleşmesi ile uzaktan yakından alakası yok. İktidar yargısının saldırı muhatabı her zaman olduğu gibi işçiler, emekçiler ve devrimciler olmuştur. 12 Eylül hukuksuzluğu devam ediyor. Mehmet Yeşiltepe örneğinde de bunu görüyoruz. Bununla mücadele etmek bir demokrasi mücadelesidir. Bu konuda yürütülen kampanyanın yanındayız.” dedi.
Toplantıya katılan tüm kurum ve aydınların vurgu yaptığı ortak nokta, Mehmet Yeşiltepe’nin ilgisinin olmadığı bu davayla kasıtlı bir şekilde ilişkilendirilip özgürlüğünün elinden alınması oldu. Toplumun üzerinde hukuk yoluyla bir korku atmosferi oluşturulduğu ve en demokratik hakların dahi suç olarak yansıtıldığı vurgulandı. İnsanların arkadaşlık ilişkilerinden kaynaklı suçlu olarak damgalanmasının çağ dışı olduğu ve bu noktada toplantı katılımcılarının hepsi kampanya süresince Mehmet Yeşiltepe’nin özgürlüğüne kavuşması için destek ve katkı koyacaklarını belirterek; Yargı üzerinden Polis gölgesi kalksın, Mehmet Yeşiltepe serbest bırakılsın dediler.
BASIN AÇIKLAMASI METNİNİN BÜTÜNÜDÜR
Dergi çalışanımız Mehmet YEŞİLTEPE, 27 Nisan 2009’dan beri tutukludur. Hangi iddialarla tutuklandığını ancak dosyadaki gizlilik kararının altı ay sonra kalkmasıyla öğrenebildik. Mehmet YEŞİLTEPE, tutukluluğunun onuncu ayında ilk kez mahkemeye çıkartılacak. (23 Şubat 2010)
Dava dosyası üzerindeki gizlilik kararının kalkmasıyla birlikte iddiaları inceleme şansını yakaladık. 27 klasör olarak hazırlanan dava dosyasının, dergi çalışanımız Mehmet YEŞİLTEPE ile ilgili bölümlerinin tamamı, Devrimci Hareket dergisine ait 13 yıllık arşivden oluşmaktadır. Yani yasal olarak çıkmakta olan derginin tüm yazı ve görselleri dosyayı kabarık göstermek için kullanılmıştır. Bununla da yetinilmemiş, günlük basından derlenen yazılar ve 1978’de yayımlanmış bir broşür dahi dosyaya delil olarak konulmuştur.
Değerli Basın Emekçileri
Egemen güçler arasında yaşanmakta olan hegemonya kavgasına yargı da alet edilmektedir. Ne AKP, ne Genelkurmay ne de başka egemen temsilcisi yapı, adil bir yargıdan yana değildir. Bu kesimlerin hiç biri demokratikleşme istememektedir. İktidar kavgası yürüten bu kesimler, kendi yandaş yargısını yapılandırmaya çalışmaktadır. Bu kapışmada asıl ezilen emekçi halk kitleleri olmaktadır. Demokratikleşme veya sivil yargı söylemleriyle örülmekte olan süreç, söylendiğinin aksine halk karşıtı bir karaktere sahiptir. Örneğin son dönemlerde sık sık işkence kalktı, artık sanıktan delile gidilme yöntemi terk edildi deniliyor. Oysa bunun yerini bir başka işkence yöntemi almıştır. Tutuklatılmak istenen herkese uygun bir delil üretme mekanizması oluşturulmuştur. Böylelikle tutuklama bir önlem olmaktan çıkmış, cezanın ve işkencenin kendisi olmuştur.
Böylesi bir süreçte tutuklanan Mehmet YEŞİLTEPE’nin durumu, “bir insanın evinde üzüm bulup, rakı kaçakçılığından” yargılanmasına benzemektedir. Bir gazetecinin evinde yazı ve haber arşivinden başka ne bulunabilir? Bu anlayışla yarın herkesin sanık sandalyesine oturma olasılığı vardır.
Gazeteci Mehmet YEŞİLTEPE, bir dönemin mağduru değildir. Bu yapılanmayla yarın herkes kurban haline getirilebilir. Mevcut iktidar, kendi çemberine girmeyi reddeden tüm muhalifleri yargı üzerinden susturmayı amaçlamaktadır. Bu durum salt devrimcilere, sosyalistlere dönük değildir. İktidara boyun eğmeyen herkesi kapsayacaktır.
Gazeteci Mehmet YEŞİLTEPE özelinde; aydın, yazar, sanatçı ve demokratik kamuoyunu “yargıdaki cinnete” dur demeye çağırıyoruz.
5 Şubat 2010