Geçtiğimiz günlerde yaptığımız ve Yaşathak Aslan’ın Kürt sorunu konusunda Devrimci Yol’a asılsız yakıştırmalar içeren röportajı dahil çeşitli meselelere değinen “Zorunlu Açıklama” sonrasında, “Ulaş Hacımuratoğlu / Ertuğrul Çelik” imzasıyla (çift kişilik) bir yanıt aldık.
Ancak;
Muhataplarını, gerçekte hiçbir alakaları yokken “Devrimci Yol Taraftarları” zannedip onun üzerinden hayali değerlendirme yapacak kadar özensiz ve tarihsel süreç bilgisinden yoksun olanlar; tartışmaya başlayınca kendini kaybedip alakalı-alakasız, bugüne dek içinde ne biriktirmişise kusanlar;
“Direniş çizgisi de nihai olarak Mahmut Memduh Uyan’ın yakalanması ile fiilen sona ermiştir.” diyen kişiselleştirme ve megalomanlık;
Devrimci Yol’un tarihsel mirası ve zaman aşımına uğramayan değerleri konusundaki hassasiyeti “türbedarlık” olarak değerlendirecek boyuttaki yabancılaşma;
“Yaşathak Aslan, Birgün gazetesinin İsviçre temsilcisi değil. Birgün Pazar ya da Bianet’te yazar olduğunu ispat etmek için de yazılar yazmıyor.” sataşması yapacak kadar seviye (hatta kişilik) problemi yaşayanlar;
Siyasal eleştiri yapmak yerine, “gençliğini geride bırakıp eline yüz sürdüğü postnişinle bir daha ters düşmemek” yakıştırması yapacak denli çocukluk hastalığı içinde olanlar;
“Devrimci Yol’dan şiirler türeterek, ayinler düzenlemekten” söz eden apolitik duruş;
Birleşik Haziran Hareketi gibi cephesel bir örgütlenmenin bileşenleri arasında siyasal duruş denkliği kurmamak gerektiğini bilemeyecek kadar siyasal cahil olanlar; cephesel örgütlenmelerin genelde Direniş Komiteleri’nde özelde Fatsa’da burjuva parti tabanına dek uzanabilen bir kapsayıcılıkta olduğunu unutmuş görünenler;
Kürt sorununun çözümüne devrimsel önem atfetmeyi, “Gelecekte bir zaman devrim yapacağız. O yüzden Kürtler bizi o vakte kadar beklemelidir.” biçiminde anlayacak kadar stratejik ufuk yoksunları;
Devrimci Yol’un Kürt sorunu konusundaki fikrî ve fiilî duruşunu salt Orhan Keskin üzerinden okumanın gerçekçi olmayacağı; meseleyi kişiselleştireceği söylenmesine rağmen, okuduğunu anlamayarak, Orhan’ın Kürt meselesi hakkındaki fikirlerinin onun hemşerisi ve yoldaşı olan bir tutsağa mektupla sorulabileceğini söyleyecek kadar kişiselliği aşamayanlar; benzer şekilde Devrimci Yol denilince isim saymaya başlayanlar;
“Kürt halkının ayrılma ve bağımsız devlet kurma dahil kaderini tayin hakkı tartışmasızdır.” diyen bir değerlendirmeden, “Allah razı olsun Türkiyeli devrimcilerden! Kürtlerin ne yapıp yapmayacağına karar verme hakkını bir kere daha Kürtlere bırakmadıkları için.” sonucunu çıkaracak kadar sübjektiflenmiş kişiler;
Hele hele bir devrimci yapı ile Aydınlık arasında denklik kuracak kadar hırsına yenilenler ve “Şahin Alpayvari” diyerek devrimci ahlak sınırlarını zorlayıp haddini aşanlar; muhatabımız değildir. Bu nedenle ciddiye alıp ayrıntılı bir yanıt vermeyeceğiz.
Bu arada, kamuoyuna zorunlu da olsa bir açıklama yapmış olmamıza rağmen; nitelikli bir siyasal tartışma ve değerlendirmenin ancak örgütlü yapılar arasında yaşanıyorsa geliştirici bir anlam ifade edeceğini, kişi etrafına kümelenmiş toplulukların bu nitelikten yoksun olduklarını bir kez daha görmüş olduğumuzu itiraf etmeliyiz.