Faşizmin sınıfsal yüzü
Devrimci Yol’dan Devrimci Hareket’e tutsaklık süreci dahil, mücadeleyi kesintisiz biçimde sürdüren yoldaşımız Gökhan Gür’ü, öne çıkardığı, yaşamının eksenine koyduğu ve uğrunda bedel ödediği değerlerine uygun biçimde ölümsüzlüğe uğurlarken uğradığımız polis saldırısı, pek çok örnekten bildiğimiz faşizmin çirkinliğinin sınıfsal yüzünün ifadesidir. Saldırı anında ve sonrasında, işkence edilerek gözaltına alınan yoldaşlarımızın sahiplenilmesi dahil, halktan ve dostlarımızdan gelen destek ise halklarımızın ve dostlarımızın güzelliğinin sınıfsal ifadesidir.
Cenaze töreni sırasında karşılaştığımız saldırganlık bir polis amiriyle veya saldırganların kişisel niteliği ile açıklanıp geçilecek bir olgu değildir. Biz onları dünyanın dört bir yanında emekçi halklara ve halk önderlerine yaptıkları saldırıların niteliğinden, duruşlarındaki vahşet ve çirkinlikten, temsil ettikleri sınıfların niteliğinden tanıyoruz.
Onlar sadece kurşunlarken, coplarken veya işkence yaparken değil, yaşamın her kesitinde temsil ettikleri dünyanın (adaletsizliğin, eşitsizliğin, sömürü yağma ve baskının) nitelikleri gereği çirkindir. Geçmişlerinde iz sürdüğünüzde karşınıza halk düşmanları listesi çıkar; deneyimleri böyle bir dünyanın devamlılığı üzerinedir. Bugüne dek insanlığın yaşadığı her sorunun, her acı, kayıp ve yıkımın sorumluları olanların suç listesini burada; tek tek ölümlerle, yıkımlarla, maddi ve manevi hırsızlıklarla sayma ihtiyacı duymuyoruz.
Saldırının niteliği, savunmanın ve gelecek tasarımının niteliğini belirlerken mücadelenin kimlere karşı, kimlerle, nerede ve nasıl verilmesi gerektiğini de gösteriyor. Mücadelede süreklilik ve zamanlar üstü ortak değerler, özneleri de değerleri de araç ve yöntemleri de ortaklaştırırken Gökhan Gür’ün şahsında, doğa mücadelesi verenlerden tarım emekçilerine, işçilerden işsizlere kadar halk saflarında sayabileceğimiz herkesi yan yana getiriyor.
Ordu’da gördüğümüz sistemin sınıfsal yüzüdür
Ordu’da mezarlıkta yoldaşlarımıza saldıran, cenazeyi kaçırmaya çalışan, devamında işkence yapıp gözaltına alan polisten, yoldaşlarımıza kelepçeli muayene dayatan ve işkenceyi kayda geçmeyen doktora kadar karşımızda faşizmin sınıfsal yüzü vardı.
Grev yasağından konser yasağına, Alevi halkımıza yapılan saldırılardan Kürt halkına ve temsilcilerine uygulanan kesintisiz tutsaklık koşullarına kadar; kadın cinayetlerinden iş cinayetlerine kadar; açlık, yoksulluk ve işsizlikten ülke ve doğa talanına kadar karşımızdaki mevcut tablo, emperyalist kapitalizmin dünya ölçeğindeki tablosundan bir kesittir.
Bugün artık dünyanın hiçbir köşesi, emperyalist yağmanın, hegemonya ve paylaşım savaşının dışında değildir. Madrid’deki son NATO toplantısı, dünya ölçeğinde bir savaş ilanıdır. Bölgede ve ülkede yaşadığımız, küresel boyuttaki saldırının izdüşümüdür.
Saldırının çap ve niteliği, mücadelenin önemini olduğu kadar, dayanışma ve ortaklaşmanın da önemini gösteriyor. Kesintisiz mücadele ihtiyacı her alanda öne çıkmış durumdadır. Gökhan yoldaşımıza olan sorumluluğumuz, bugünden yarına özgürlük ufkuyla atacağımız her adımda öfke ve bilincimizi büyütecektir.
Yoldaşlar ölümsüzdür!
Gökhan Gür ölümsüzdür!
Devrimci Hareket
25 Ağustos 2022