Bugün artık dünyada hiçbir gelişme, küresel boyuttaki hegemonya ve paylaşım savaşlarından bağımsız değildir. Sermaye, mümkün olan tüm kozlarını oynuyor. Sömürgeler yeniden sömürgeleştiriliyor. Sadece şirketler değil ilçeler ve hatta kentler bile özelleştiriliyor. Belediyelere kayyum atanıyor, halkın seçilmiş temsilcileri tutsak alınıyor. Kapitalizmin girmediği, sömürü-rant ve talan ilişkilerinin yeniden üretilmediği tek bir kör nokta bırakılmıyor.
Doğaya karşı hoyratlıkla insana karşı hoyratlık içi içe geçmiş durumda, bunun için din istismarı dahil her yola başvuruluyor. Nispi demokratik öğelere bile tahammülsüzlük yaygınlaşıyor.
Bunun Ortadoğu’daki karşılığı emperyalizmdir, Avrupa’daki karşılığı burjuva demokrasilerinin tartışılır hale gelmesidir; Türkiye’deki karşılığı ise faşizmin derinleşmesi ve açık biçimler almasıdır; kalıcılaşmış, kanıksattırılmış OHAL’dir yani darbe iklimidir.
İşte bu koşullar içerisinde AKP/Saray, hazırlığını bugünden yaptı, 2018’e yeni KHK’lerle giriyor. Öne çıkarılan güvenlik politikaları ve artan önlemler, 2018’de işlerinin ne denli zor olacağının farkında olmalarındandır. Borçlar, artık borçla da kapatılamıyor, ilan edilen hak gaspları, vergi artışları kendi politikalarında boğulmalarını artıracak adımlardır.
Peki, bu koşullarda biz ne yapacağız?
Öncelikle, OHAL’in sürekliliğini ve kanıksattırılmasını reddetmek ve yeni yılın uyuşturucu törenlerle oyalanmayı değil sınıflar mücadelesine bilinçli ve örgütlü bir hazırlık gerektiğini bilmek ona göre davranmak durumundayız.
Bu süreç, Nuriye ve Semih’le empati kurmayı, o direnişin kişisel olmayan niteliğini kavrayıp, Filistin’le Cizre, Roboski’yle Soma, Suruç’la Ankara arasındaki bağı görebilmeyi, her alanda ve her an birleşik mücadele bilinciyle hareket etmeyi gerektiriyor.
İradelerini Saray’da tekleştirenler ve işbirlikçileri, yeni yılda da OHAL’e mecburlar; biz, direnişe ve alternatife mecburuz. Onlar umut kırıyor, halkın potansiyel güçlerini ehlileştiriyor, biz umudu politikleştirmek ve potansiyel güçleri daha dinamik ve programlı bir sürece sokmak durumundayız.
Çaresiz de çözümsüz de değiliz
Biz, onlardan daha güçlü ve daha avantajlıyız; çünkü onlar dünyalarını yalan, karanlık ve çirkinlik üzerine bina ediyorlar, biz ise insanlığın doğruluk, aydınlık ve güzelliğe dair birikimini temsil ediyoruz. Çaresiz de çözümsüz de değiliz…
Şimdi, Mozart’ın müziğindeki imkânsızı zorlayan notalara, Shakespeare’in şiirindeki bitimsiz derinliğe ihtiyaç var. Çünkü “hayat denilen kavga” bizi Gezi’de olduğu gibi Haziran’ca dövüşmeye çağırıyor.
“Bahçıvanlık yapanlar bilir ki, eğer fidan yeşerirse, ileriki yıllarda onu çiçek ve meyveler süsleyecektir.” (Goethe, Faust, s: 13) Bugün, geleceği birlikte kurma ufkuyla umudu çimlendirme zamanı.
Unutmamak gerekir ki özgürleşme yolunda adım atıldığı andan itibaren, sürecin kazanımları başlar. Bu bilinç ve ufukla, 2017’de özgürlük ve eşitlik yolunda emek veren, bedel ödeyen herkesi selamlıyor; 2018’in, karanlığın yerini aydınlığa, toplumsal tutsaklığın yerini özgürlüğe bıraktığı bir yıl olması dileğiyle halkımızın yeni yılını kutluyoruz.
31 Aralık 2017
Devrimci Hareket