ÖNDER BABAT’I UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
Katledilişinin 5. yılında Önder Babat yoldaşları ve dostları tarafından vurulduğu yer ve saatte anıldı. Beyoğlu İmam Adnan Sokak’ta gerçekleşen anma Önder Babat şahsında tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. “Önder Babat Ölümsüzdür !”, “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!”, “Faşizme Ölüm Tek Yol Devrim!”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma!” gibi sloganların atıldığı anmamız dergi müdürümüz Fehmi Kılıç’ın okuduğu basın açıklamasıyla devam etti;
“Yoldaşımız Önder Babat’ın burada, profesyonel bir alçaklıkla vuruluşunun üzerinden 5 yıl geçti. Biz, siz dostlarımızla beraber yine buradayız. Aramızdaki fiziki varlığının eksikliğini hissetsek de onu değerleriyle beraber çoğaltmanın onurunu yaşıyoruz. O vurulduktan sonra ismini alan çocuklar büyüyor. Bunun yanında Önderce nitelikleri rehber edinerek nöbetini devralan yoldaşlarımız saflarımızı çoğaltıyor.
O, sadece bir kültür merkezi açmamıza vesile olmadı. Aynı zamanda devrimciliğin kavga içinde damıtılarak ortaya çıkmış ölçülerinde ısrarı da ondan öğrendik. Devrimciliğin en zorlu sınavlardan geçtiği, devrim amacı köreltilmiş ufuksuz yapılanmaların teşvik edildiği günümüz koşullarında; Önder’in, değerlerini eğip bükmeyen öznellikten uzak duruşu bize yol gösteriyor.
Onu vurup sonra da “kafasına taş düştü” diyenler, sonrasında ilgimizi soyut kişisel katiller üzerine yoğunlaştırmak istediler. Bu konuda polisiye öyküler uyduruldu veya kafaları bulandırmaya dayalı bilgiler ortaya atılarak, katilin gerçek kimliği gizlenmek, gerçeklik bulandırılmak istendi.
Bizler önderin katilini hiçbir yanlış anlamaya mahal vermeyen bir netlikte biliyoruz. Elbette tetiği çeken maşa niteliğinde bir kişi vardı; ama, Önder’in gerçek katili, bu coğrafyada emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı hiçbir itiraza tahammülü olmayan; rejimin bekası için işkenceden toplu katliama kadar her yola başvuran, devlet biçiminde örgütlenmiş güçlerdir. Şeyh Bedreddin’i Serez’de asan, Pir Sultan’ı taşa tutan, Che Guevara’yı Bolivya’da kurşuna dizen; Maraş’ın, Sivas’ın katilleri, Önder’in de katilleridir. Faili meçhul olarak bilinen binlerce cinayetin failleri gerçekte nasıl meçhul değilse, Önder’in katilleri de meçhul değildir; tetikçiler değişse de katil her seferinde aynıdır; emperyalizmdir; faşizmdir; resmi ve sivil uşaklarıdır.
Devrimcilerin “öldükten sonra da yaşamak istiyorum” diyen Anne Frank’a, “o büyük gün geldiğinde” aramızda olacağına inanarak son yolculuğuna çıkan Mustafa Özenç’e; Deniz’e, Mahir’e İbo’ya nasıl borcu varsa; devrimciliği bir kimlik olarak benimseyip bu uğurda yaşamını ortaya koyan Önder Babat’a da borcu vardır.
Bu borç, mücadelesini kesintisiz biçimde sürdürmek, değerlerini çoğaltarak yaşatmak kadar hesap sormayı da gerektiriyor. Bugüne dek bir dava açmamızı dahi engelleyenler unutmamalıdır ki, halka karşı işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur. Er ya da geç Devrimci Yolcu adalet mutlaka tecelli edecektir.”
Basın açıklamasından sonra anmamıza katılan sanatçı dostlarımız arasından İlkay Akkaya ve Serhad Raşa marşlar ve türkülerle anma etkinliğimize renk kattılar. Önder Babat Müzik Topluluğu da bizlere Önder Yoldaş için besteledikleri Önder Babat Marşı’nı okudu. Önder’in vurulduğu yere karanfil bırakmamızın ardından anmamızın sokakta gerçekleşen kısmı sona erdi ve kültür merkezimizde anma etkinliğimiz devam etti.
Önder Babat Müzik Topluluğu bizlere kendi bestelerinden oluşan bir dinleti sundu.
Önder Babat Müzik Topluluğu’nun sunumu;
“Baharın müjdesini taşır Mart… Doğanın şaha kalkışıdır mart, yüreği kanayan ezgilerin de anası aynı zamanda… 3 Mart Önder yoldaşı uğurladık, 8 Mart’ta emekçi kadınların isyan çığlıklarına karıştı avazımız, 12 Mart’ta Gazi’de katledildik, ayağa kalktık, direndik, onurumuz yine dimdik ayaktaydı. 16 Mart’ta Beyazıt’ta faşizmin bombalarının hedefinde, Halepçe’de zehirli gazlarının altında ölümü soluduk, 21 Mart’ta zalim Dehak’a başkaldırdık, 30 Mart’ta oligarşiye karşı isyanın ve devrimin adını yazdık Kızıldere’de…
Geleceğe, güzel yarınlara ve sosyalizme inandık! Bizi barikatlarda, fabrikalarda, alanlarda, tarlalarda ve okullarda bu kadar güçlü kılan budur. Bizler Denizlerin coşkusunu soluduk, İbo’nun inancına ortak olduk, Kızıldere’de yoldaşlığın en büyük gururunu yaşadık faşist kurşunlara Ernesto’nun diliyle hoş geldin derken… Yüreğimiz devrimle çarptı amfilerde okulların koridorları ve alanlarda Önder’ce…
Havasını soluduğumuz bu ADA’nın gür sesli sakinleriyiz, işçiyiz, köylüyüz, kadın, erkek, Kürt, Türk, Ermeni, Arabız. Dünyanın emekçi halklarıyız, genciz biz…
Söyleyecek sözümüz var; katledilen yoldaşlarımız için, tuzlada patronların keyfi için katledilen tuzla işçileri için, sokakları dolduran emekçiler, çocuğuna on yıllardır ninniler söyleyemeyen kadınlar için. Filistin’de düşmana sapanla direnen “Zafer ellerimizdedir.” diyen Filistin’in aslan yürekli minik direnişçilerine selamımız var. Umuda yolculuğumuz var yoldaşlar, güne çağırıyoruz halkımızı, yaşama dair söyleyeceğimiz şarkılara eşlik etsin diye. Yaşama aşığız, bu topraklara ekmeğimize bu yüzden söylüyoruz şarkılarımızı. Söylemeye de devam edeceğiz. Yoldaşlarımız şarkısını yarım bıraktıklarını sananlara inatla daha hüzünlü, daha inançlı, daha isyan dolu daha gür bir sesle söyleyeceğiz.
Dünyayı zorbalara ve barbarlara terk etmeyeceğiz. Yüreğimiz devrimle çarpıyor devrimle çarpacak.. Selam olsun bugün ve yarınımızı aydınlatan devrimci yoldaşlarımıza selam olsun Önder’e.”
Şiirlerin de okunduğu etkinliğimiz Önder’in değerlerini yaşatıp, büyütüp geliştirmek sözüne uygun bir şekilde başarıyla sona erdi.
3 Mart 2009
DEVİMCİ HAREKET