Marksizm bir eylem kılavuzudur. Bugüne kadar birikmiş deneyimler birebir aktarılmak yerine her ülkenin koşullarına göre yeniden üretilir. Amacımız, Vietnam’ı incelerken Ho Shi Minh ve Vo Nguyen Giap’ın öncülüğünde yürütülen mücadeleyi, milyonların katıldığı devrim sürecinin kilometre taşlarını anlamaya çalışmaktır. Hiçbir devrim modeli taklit edilemez; ancak dersler çıkarmamıza yardımcı olur.
VİETNAM SÖMÜRGECİLİĞE VE MONARŞİYE KARŞI BAŞKALDIRIDIR
1516 yılında Portekizlilerin bölgeye gelmesiyle Vietnam sömürgecilerle tanışmış oldu. Onu ticaret, şantaj, savaş ve misyonerlik faaliyetleriyle diğer güçler takip etti. 1859 yılında Fransızlar’ın Saygon’u ele geçirmesiyle Vietnam’ın sömürgeleştirilmesi tamamlandı.
1.Emperyalist Paylaşım Savaşı’na gelindiğinde Fransa’nın sömürgeleri kendi topraklarının 8 katı büyüklüğündeydi (48milyon km2) ve 48 milyonluk bir nüfusu barındırıyordu. Ayrıca 600 bin kişilik ordusunun yarıdan fazlası sömürgelerden devşirilen askerlerden oluşuyordu. Fransa, sömürgelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalayarak ihtiyaç duyduğu kaynakları sağlıyordu. Vietnam’dan elde edilen hammaddeler ise pirinç, kauçuk ve kömürdü. Bunların çıkarılması için ihtiyaç duyulan insan kaynağı, yine Vietnamlılarca karşılanıyordu. Maden ve diğer sanayi kollarında 100 bin civarında Vietnamlının çalıştırılması cılız da olsa işçi sınıfını oluşturdu.
Kaynakların talan edilmesi, halkın yoksulluk ve açlık içinde yaşamasına yol açmış; feodal boyunduruğa emperyalist yağma da eklenmişti. Vietnamlıların okula gitmesi, eğitim alması sakıncalı görüldüğü gibi halk sağlığı konusunda da hiçbir şey yapılmadı. Vietnam’da her yüz bin kişiye bir doktor düşüyordu.
Sömürgeciliğe karşı direnişin başlangıcında burjuva ve küçük burjuva unsurlar bağımsızlık mücadelesine ilgi göstermesine rağmen, zamanla pasifizm ve uzlaşmacılık eğilimi ağır basar. Çin’de Guomintang, Vietnam’da Ulusal Parti başlangıçta sömürgeciliğe karşı mücadelede yer almalarına rağmen baskı, şiddet ve katliamlarla karşılaştıklarında işgalcilerle uzlaşmayı tercih etmişlerdi. Komünist partilerin doğuşuyla, milliyetçi hareketlerin gerçek yüzünü açığa çıkarmak kolaylaşmıştır. Burjuvazi, işgalciyle komünistler (işçi ve köylüler) arasında kaldığında sınıfsal konumu gereği hiç tereddüt etmeden işgalden yana tavır almıştır.
Vietnam’da devrimci mücadelenin harcının oluşturulmasında ve gelişmesinde Ho Shi Minh’in büyük katkıları olmuştur. Gençliğinde Vietnam’dan çıkan Ho Shi Minh, Fransız Komünist Partisinin kurulmasında (1920) rol almıştır. Ardından Sovyetler Birliği’ne geçerek 3. Enternasyonal toplantısına katılmıştır (1924). Kendi ülkesindeki devrimci mücadeleyi toparlamak için Çin’in Kanton bölgesine geçerek Vietnam Devrimci Gençlik Birliği’nin kurulmasını (1925) sağlamıştı. Ho Shi Minh, komünistlerin parçalı ve cılız görüntüsünü gidererek küçük Marksist grupları birleştirip Çin-Hindi Komünist Partisi’nin kurulmasını sağladı (Şubat 1930). Başlangıçta, Vietnam’daki ulusal mücadeleye önderlik eden Vietnam Ulusal Partisi, koşulların sertleşip işgalcilerin katliamlara yönelmelerinin ardından mücadeleden hızla uzaklaşarak yok oldu. Yeni kurulan Çin-Hindi Komünist Partisi’nin öncülük ettiği Yen Bai Garnizonu’nda başlatılan ayaklanma sömürgeciler tarafından bastırılmıştır. Ancak halkın mücadele azmi kırılmamış, kırsal bölgelere çekilen devrimciler köylülüğün örgütlenmesini önüne koymuştu. Köylü ayaklanmaları (1930-1931) sonucu kırsal bölgelerde kısa süreli halk iktidarları kurulmuş ancak bunlar da katliamlarla bastırılmıştır.
Vietnam devriminin başında Ho Shi Minh gibi bir önderin bulunması mücadele çizgisinin berraklaşmasında önemli bir etkendir. Ho Shi Minh, devrimin yolunu “…işçi sınıfının öncülüğü, geniş bir antiemperyalist cephe kurulması ve silahlı ayaklanmadır.” (Milli Kurtuluş Savaşımız- Ho Shi Minh) biçiminde çizerek uzun bir Halk Savaşı verileceğini göstermişti.
Vietnam gibi coğrafi ve nüfus bakımından zayıf, ekonomik yönden gelişmemiş bir ülkede ancak zamana yayılmış bir savaşın başarı şansı olabilirdi.
Vietnam’da ayaklanmaların sömürgeciler tarafından bastırılmasının ardından Ho Shi Minh, Hong Kong’da İngiliz emperyalistleri tarafından tutuklandı (Şubat 1930). Devrim dalgasının kısa süreliğine de olsa geri çekilmesinin ardından, Fransızlar ayaklanmalardan çıkardıkları dersle burjuva ve küçük burjuva unsurları komünistlerden ayırabilmek için imparator Bai Dai’nin ‘reform’ politikası açıklamasını sağladı. Kukla bir hükümet kurdurarak başına da Ngo Dinh Diem adında bir gericiyi getirdiler.
2.EMPERYALİST PAYLAŞIM SAVAŞI’NIN VİETNAM ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİNE ETKİLERİ
2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın hemen başında faşist devletlerin, rakipleri karşısında sağladığı üstünlük siyasi haritanın değişmesine yol açıyordu. Alman birlikleri, doğuya doğru yıldırım harekâtları ile pek çok devleti adeta savaşmadan işgal etmişti. Fransa’da Halk Cephesi’ni hükümetten düşüren milliyetçiler ülkeyi faşizme teslim ettiler. Kısa çarpışmalar sonrasında Fransa, faşist ordulara armağan edildi (1939). Fransa’nın düşüşü sömürgelerde tereddütlere yol açmıştı. Fransız işgal kuvvetleri yeni durumda nasıl tavır alacağını belirleyemeden Japon faşistleri Vietnam’ın kuzey bölgelerini işgale başlamıştı bile (1940).
Vietnam halkı artık Fransız emperyalistlerinin yanı sıra Japon faşistlerine karşı da savaşmak zorundaydı. Bu koşullarda Ho Shi Minh, 30 yıllık aranın ardından gizlice Vietnam’a dönerek (1941) ulusal kurtuluş mücadelesinin başına geçti. İşgale karşı çıkan tüm güçler bir araya getirilmeye çalışılmış, 1941 Mayıs’ında Ulusal Birlik Cephesi (Vietminh) kurulmuştur. Cephenin kurulmasıyla birlikte gerilla mücadelesi ivme kazanarak pek çok bölgede direnişler örgütlendi. 22 Aralık 1944 yılında Vo Nguyen Giap komutasında ilk Silahlı Propaganda Birliği kuruldu. Ho Shi Minh, SPB’nin görevlerini şöyle tanımlıyordu. “…politik yana askeri yandan daha fazla ağırlık verilecektir; bu bir propaganda birliğidir. Askeri yanda başarılı hareketin ana ilkesi, kuvvetlerin yoğunlaştırılmasıdır. Propaganda birliği kuzeyden güneye bütün Vietnam’da hareket edecektir.” (Milli Kurtuluş Savaşımız- Ho Shi Minh )
FAŞİZMİN SOVYET ORDULARINCA YOK EDİLMESİ SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI HALKLARIN AYAĞA KALKMASINDA KALDIRAÇ İŞLEVİ GÖRMÜŞTÜR
Kahraman Sovyet halkı, faşist saldırıları önce Moskova ve Stalingrad önlerinde durdurmuş, kısa bir süre sonra da püskürtmüştü. Faşistler kaçarken canlı namına her şeyi yok ettiği gibi taş üstünde taş da bırakmamıştı. Sovyet Ordularının Berlin’e girmesinin ardından 2 Mayıs 1945’te, Alman faşistleri döktüğü kan deryası içinde boğulup gitmişti. Sovyet Orduları, bu kez yönünü doğuya çevirip Japon faşistlerinin Mançurya’daki ana karargâhını yok ederek Güney Asya’daki faşist işgallerin bitmesinde çok önemli bir adım attı. Japon faşistleri, Sovyetlerle teslim şartlarını görüşürken Amerikan emperyalistlerinin Ağustos’ta önce Hiroşima’ya ardından Nagazaki’ye attığı atom bombaları yüz binlerce insanın ölmesine milyonlarca insanın da sakat kalmasına yol açtı. Sovyet Kızıl Ordusu’nun yenilmez denilen Japon faşistlerini çok kısa bir süre içinde yok etmesi Asya halkları için müthiş bir atılım sağladı. Bağımsızlık mücadelelerine ivme kazandırdı. ABD’nin Japon halkı üzerine attığı atom bombasının asıl hedefinin, yüzünü sosyalizme ve devrime dönen dünya halkları olduğu her zaman akılda tutulmalıdır.
Vietnam halkı bir yandan Fransız emperyalistleri, diğer yandan Japon faşistlerinin gözü dönmüşlüğü sonucu korkunç ızdıraplar yaşadı. 1944 yılı sonundan 1945 yılı başına kadar, 2 milyondan fazla insan açlıktan öldü. Savaşın sonlarına doğru Japon faşistleri Fransız işgalcileri yenerek hepsini hapsetti. (9 Mart 1945) Fransızların teslim olmasıyla geniş kırsal alanlarda doğan boşluk Çin-Hindi Komünist Partisi’nin Silahlı Savunma Birlikleri’ni kurmasıyla dolduruldu. Ayrıca, Silahlı Propaganda Birlikleri ile Kurtuluş Birlikleri birleştirilerek Vietnam Kurtuluş Ordusu oluşturuldu. (Nisan 1945)
Japon faşistlerinin teslim koşullarını kabul etmesiyle, Vietnam’da genel ayaklanmanın başlama tarihi kesişti. 11-23 Ağustos 1945’te Vietnam Kurtuluş Ordusu öncülüğünde Vietnam halkının ayaklanması, 19 Ağustos’ta Hanoi’nin kurtarılmasıyla son buldu. Bir yandan Japon faşistleri ve Fransız emperyalistleri yenilirken, diğer yandan Bai Dai’nin tahttan çekilmesiyle 12 yüzyıldır süren monarşi devrilerek Vietnam Demokratik Cumhuriyet’i kuruldu (2 Eylül 1945).
Japonların müttefiklerle teslim anlaşmasını imzalamasının ardından Japon askerlerini teslim almak bahanesiyle Vietnam’ın güneyine gelen İngilizler, önce Fransızları hapisten çıkararak tekrar silahlandırdı. Ardından güneyde esir Japon askerlerinin de kullanıldığı bir darbe tezgahlandı (23 Eylül 1945).
Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nde 6 Ocak 1946’da yapılan seçimlerde, Ulusal Birlik Cephesi (Vietminh) zafer kazandı. 2 Mart 1946’da ise yeni halk anayasası kabul edildi. Ulusal Birlik Cephesi’nin halkın tek temsilcisi olduğunun tescillenmesinin ardından, 6 Mart 1946’da Ho Shi Minh ile Fransız temsilci arasında hazırlık anlaşması imzalandı. 14 Eylül 1946’da ise geçici anlaşma imzalandı. Fransız emperyalistleri Vietnam’ın bağımsızlığını tanıyacağını ilan etmesine rağmen daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan Hoipong’u bombalayıp Lang Son’u işgal ettiler (23 Kasım 1946). Binlerce sivil, bombardıman ve işgal sırasında katledildi. 17 Aralık 1946’da ise Fransızlar Hanoi’ye saldırarak Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalıştı. 19 Aralık 1946’da bütün halkın katılımıyla Fransız emperyalizmine karşı Direnme Savaşı başlatıldı.
DİRENME SAVAŞI
Alman faşizminin işgali sırasında kaynakları talan edilmiş, savaş sonrasında ise Marshall yardımlarına avuç açmış olan Fransa, nasıl oluyordu da binlerce mil uzakta sömürgeciliği devam ettirme kararı alabiliyordu? Ya da önce Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanımasına rağmen neden çark ediyordu? Fransa’nın tutum değişikliğinin/cüretinin arkasında, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan daha da güçlenerek çıkan ABD emperyalizmi vardı. ABD, Japon faşistlerinin teslim olmasının ardından Güney Asya bölgesinde nüfuz alanlarını genişletmeye çalışıyordu. Çin’de İngilizlerin yerini alarak Guomintang’ı desteklerken Filipinler’de İngilizleri, Vietnam’da da Fransızları destekledi.
Savaştan güçlenerek çıksa da, ABD’nin pek çok cephede birden savaşı yürütme kapasitesi yoktu. Ayrıca kendisi savaşmak yerine uzunca yıllardır işgal deneyimleriyle, ilişki ağıyla tecrübe edinmiş İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin kendileri adına savaştırılması daha ekonomik olacaktı. Kore’nin işgalinde doğrudan yer alan ABD, savaş sonrası zayıflayan rakiplerinin eski sömürgelerini elde tutmaları için her türlü desteği yapmıştır. ABD’nin desteğinin arkasında kendi pazar alanlarını genişletme isteği yatmaktaydı. Komünizmin yayılması bahanesiyle emperyalist rakiplerini kendi arkasında yedekleyip dünyanın jandarması rolüne soyunan ABD, halkların bağımsızlık, özgürlük taleplerini kanla bastırıp, engellemeye çalışıyordu.
Vietnam’ın tekrar işgali sırasında Fransız askerlerinin silah, yiyecek vb. tüm ihtiyacının en az %85’ini ABD karşılıyordu. İşgalin her aşamasına ‘danışman’ adı altında gönderdiği kuvvetlerle müdahale ediyor, savaşı yönetiyordu.
İşgal karşısında Vietnam halkı, Vietminh’in yerine çok daha geniş bir çevreyi içine alan Lien Viet’i ( Vietnam Birleşmiş Ulusal Cephesi) kurdu (Mart 1951). Direnme Savaşı boyunca “Her şey cephe için, Her şey zafer için” sloganı tüm halkın kenetlenmesinde önemli bir rol oynadı. Lien Viet, emperyalizme ve feodal sömürüye karşı tüm halkın örgütlenmesinde kaldıraç işlevi gördü. Vietnam’da toprak ağaları ve feodal sınıf, nüfusun yalnızca %5’ini oluşturduğu halde, ekilebilir toprakların % 70’ine sahipti. Bu durumu tespit eden Ho Shi Minh birlik ve ittifaklar konusunda kapsayıcı bir yaklaşım sergiliyordu: “Genel tutum ve politika, tamamen topraksız ve az topraklı köylüye dayanma , orta köylü ile yakın bağlar kurma, zengin köylülerle ittifak etme, feodal sömürmeyi adım adım ve fark gözeterek ortadan kaldırma, üretimi genişletme, direnme savaşını hızlandırmak” (Milli Kurtuluş Savaşımız- Ho Shi Minh) diyordu.
Çin-Hindi Komünist Partisi Direnme Savaşı boyunca tazminat ödemeden toptan el koyma yoluna gidilmemesi gerektiğini söylüyordu. Parti, toprak reformu için de hedefini “toprağı işleyene dağıtmak” biçiminde belirliyordu. Fransız emperyalistleri sömürgelerden topladıkları askerlerle birlikte 500 binin üzerinde bir güçle saldırıyor ancak, herhangi bir sabit cephe olmadığı için tüm Vietnam’a güçlerini yaymak zorunda kalıyordu. Vietnam Kurtuluş Ordusu ise gerilla savaşını ülkenin her yanına yayarak düşmanın dağınık, zayıf hedef olmasını sağlıyordu. Vietnam Kurtuluş Ordusu’nun dağınık ve zayıf işgal kuvvetlerini kolaylıkla yok etmesi işgalcileri yeni önlemler almaya zorluyordu. Fransız emperyalistleri kolay lokma olmamak için güçleri bir araya toplamak istediğinde ise boşaltılan geniş alanlar Vietnam Kurtuluş Ordusu’nun denetimine giriyor, daha fazla güçlenmesine yol açıyordu. İşgalcilerin en büyük zaafı cephe savaşı için güçlü bir orduya ve modern silahlara sahip olmalarına rağmen hareketli savaş karşısında çaresiz kalmalarıydı.
Vietnam Kurtuluş Ordusu, Direnme Savaşı boyunca pek çok muharebede düşmanı bozguna uğratmayı başararak zafere adım adım ilerliyordu. Direnme Savaşı boyunca gerçekleşen çarpışmaların bazılarını şöyle sıralıyabiliriz:
1947 yılında Viet Bac’da ,1950 yılında Vietnam-Çin sınırında işgalciler yenilgiye uğratıldı. 1951’de iç bölgeler seferi, 18. yol seferi, Ha Nam-Nam , Dinh-Ninh Binh, Hoa Binh seferi vb. 1952 yılında Vietnam’ın Güney ve Kuzey Batı bölgelerini içine alacak biçimde savaş genişledi. 1953’te ise Vietnam’ın da dışına çıkarak diğer sömürgelere yayıldı. Kamboçya ve Laos’da da işgal güçleri gerilemeye başladı. Pat Het Lao (Özgür Laoslular Hareketi) ile Vietnam Halk Gönüllüleri, yaşanan çarpışmalarda düşmanı yenerek Samneu ve Yukarı Laos’un geniş bölgelerini işgalden kurtardı.
DİEN BİEN PHU YÜZYILLIK SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI VİETNAM HALKININ CEVABIDIR
Fransız sömürgeciler Dien Bien Phu’ya asker ve silah yığarak bir yandan Vietnam-Laos sınırını kapatmayı hedeflerken diğer yandan Vietnam Kurtuluş Ordusu’nu yenmeyi, dağıtmayı amaçlıyordu.
Vietnam Kurtuluş Ordusu’na ise Giap komuta ediyordu. Giap ile Ho Shi Minh devrimci mücadelenin başlangıcından beri azmin ve kararlılığın simgeleşen isimleri olmuşlardı. Giap, silahlı mücadelenin her aşamasında bulunmuş, ona yön vermiş bir askeri önderdi. Bugün bile Giap, burjuva uzmanlar dahil birçok kesim tarafından gelmiş geçmiş en büyük askeri dehalardan biri olarak kabul edilir.
Dien Bien Phu vadisine Fransızlar büyük miktarda paraşütçü birlikler indirdi. Vietnam’daki çarpışmalara katılan birliklerin yarısı bu bölgede toplandı. 10 Aralık 1953’de, Vietnam Kurtuluş Ordusu Lau Chau cephesinde çarpışmaları başlattı ve iki gün içinde bu bölge düşmandan temizlendi. 27 Aralık’ta ise Özgür Laoslular Hareketi ile Vietnam Halk Gönüllüleri Thakhat’a girdiler ve Mekong deltasının kıyılarına kadar ulaştılar. Üç gün sonra ise Attopeu bölgesinde düşmanı yenilgiye uğratarak Bolovani bölgesini düşmandan temizlediler.
7-8 Mart 1954’te Vietnam Kurtuluş Ordusu, Lat Bi ve Gia Lan havaalanlarına beklenmedik saldırılar düzenleyerek 78 uçağı imha edip düşmanı şaşkına çevirdi.
13 Mart 1954’te ise Dien Bien Phu da çatışmalar başladı. Fransız emperyalistleri büyük bir saldırı başlatmak için kuvvetlerini bu bölgeye toplamışlardı. Vietnam Kurtuluş Ordusu ise bu vadinin çevresini kuşatmış; zamanla çemberi daraltarak küçük bir bölgeye hapsetmişti. Fransızlar, kurdukları kapana kendileri kısılmıştı. İşgal kuvvetleri hava desteğinin de yardımıyla çemberi kırmaya çalışıyordu. Modern silahların yanında Nepalm bombaları da dahil her türden kitle imha silahlarını kullandılar. Ancak Vietnam halkının özgürlük tutkusunu yine de yok etmeyi başaramadılar. Vietnam Kurtuluş Ordusu, Giap yönetiminde insanın dayanma sınırlarını zorlayan bir azimle 100 yıllık esarete son verilmek üzere olunduğunun bilinciyle davrandı. “…savaşçılarımız yüzlerce km siper kazdılar. Bu mükemmel siperler kuvvetlerimizin düşmanın Napalm bombası yağmuru altında ve topçu ateşine rağmen yayılmasını ve ilerlemesini mümkün kıldı…Askerlerimiz topçu kuvvetlerimizi Dien Bien Phu yakınlarına getirebilmek için ormanlardan kestikleri kütüklerle yollar yaptılar” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Dien Bien Phu’ya kadar ki çarpışmaların toplamında 112 bin Fransız askeri saf dışı edildi. Ayrıca 177 uçak düşürüldü. Dien Bien Phu bölgesinde 16.200 işgal kuvveti vardı. Çarpışmalar sonucunda tümü ya öldürüldü ya da esir alındı.
DİEN BİEN PHU SADECE BİR ÇARPIŞMA DEĞİLDİR; O BİR HALKIN ÖZGÜRLÜK UĞRUNA BAŞKALDIRISIDIR
Dien Bien Phu’yu sadece savaş terimleriyle açıklamaya çalışmak onu tam olarak anlamamaktır. Dien Bien Phu özgürlüğe susamış bir halkın; kadın, çocuk, yaşlı-genç demeden “Her şey cephe için, Her şey zafer için” sloganının etrafında birleşmesidir. Zafer için kenetlenmiş bir halkın başkaldırısıdır.
Dien Bien Phu’ya cephane , silah, yiyecek, bilgi vb. ulaştırmak için halk seferber olmuştu. Halkın canı pahasına gösterdiği cesaret hayranlık vericidir. Giap, yazılarında bu gerçeğin altını sıklıkla çizer. “kasabalardan gelen binlerce bisikletli de cepheye yiyecek ve cephane taşıdı” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Halkın zafere kilitlendiğini gösteren bir başka örnek; “cepheye malzeme götürmek için her boyda yüzlerce kayık, yüz binlerce bambudan yapılmış sal, makineli tüfek ateşini, akarsuları, çağlayanları aştı.” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Hiçbir görevlendirme beklemeden mücadelenin doğallığında halk cepheye koşarak düşmanın durumu ile ilgili bilgi vermek için adeta yarışıyordu. “Gece ve gündüz 100 binlerce haberci ve genç gönüllü, düşman uçaklarına ve gecikmeli bombalarına rağmen geçitleri, akarsuları aştı” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Halkın coşkusunu, fedakarlığını, zafere olan inancını arkasına alan Vietnam Kurtuluş Ordusu, Dien Bien Phu’da zafer için ölümün hiçe sayıldığı pek çok örnek sunmuştur. “…geri kaymasını önlemek için kendisini bir topun altına atan To Vinh Dien; bir topçu yuvasını vücudu ile susturan Phon Dinh Giot… Düşmanı 3000 km izleyen birlikler vardı. (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Özgürlük karşısında ölüm ne kadar da acizleşiyordu.
Fransız sömürgeciliğinin Vietnam’da ödediği faturanın bedelini açıklayan Birleşmiş Milletler Fransız delegesi Julas Manc “Fransız saflarında 92 bin ölü ve 114 bin yaralı vardı. Savaşın maliyeti 7 milyar dolardı…” (22 Temmuz 1954-Vietnam’da Savaş Suçları-Bertrant Russell)
55 gün süren Dien Bien Phu çarpışmaları 7 Mayıs 1954’de işgal güçlerinin tamamının saf dışı edilmesiyle sonuçlandı. Fransız emperyalistleri yenilgiyi kabul etti. 21 Temmuz 1954’de Cenevre Konferansı düzenlendi. Konferans, Fransız emperyalistlerinin Çin-Hindi’nden tamamen çekilmesini karar altına alıyordu. Konferansın sonuçları incelendiğinde öne çıkan üç önemli madde şunlardı:
1- Vietnam , Kamboçya ve Laos’un bağımsızlığına saygı duyulacak.
2-Özgür seçimler yapılacak
3- Fransız ordusu Hindi Çin’inden çekilecek.
VİETNAM FRANSIZ EMPERYALİSTLERİ İÇİN BİR BATAKLIĞA DÖNÜŞTÜ
Fransız emperyalizmi işgali sürdürebilmek için diğer sömürgelerinden getirttiği 500 binin üzerinde askeri Vietnam’da savaştırdı. Bu durum diğer sömürgelerde ve özellikle Kuzey Afrika’da boşluk doğmasına yol açtı. Buralarda ortaya çıkan direniş hareketleri büyük başarılar elde ederek Fransız sömürge sistemini tümden tehlikeye soktu. 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası Tunus (1952), Fas (1953), Cezayir (1954) Kuzey Afrika’da emperyalizme karşı kurulan Ulusal Cepheler mücadelenin zirveye çıkmasına yol açtı. Vietnam’ın özgürlüğüne kavuşması, bu ülkeler için de örnek oldu.
7 yıldır süren Vietnam Savaşı Fransız ekonomisini olumsuz etkilediği gibi öldürülen, sakat kalan ya da esir edilen Fransız askerlerin durumu da Fransız halkının işgale karşı tepkisinin oluşmasında etkili oldu. Ayrıca Fransa’da faşizme karşı savaşta olgunlaşan sol ve Fransız Komünist Partisi işgalin sorgulanmasında, halk desteğinin zayıflamasında etkin bir rol aldı.
VİETNAMIN ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİNİN HALK SAVAŞINA KATKILARI
Ho Shi Minh önderliğinde kahramanca direnen Vietnam halkı, Vo Nguyen Giap gibi bir askeri dehayı da ortaya çıkarmıştır. Vietnam Halk Savaşı Marksizm’e eşsiz katkılar yapmıştır.
Mao’nun Halk Savaşı Stratejisi, Vietnam laboratuarında yeni deneyimler eklenerek daha da zenginleşmiş, halkların ortak hafızasına kazınmıştır.
Giap, Fransız emperyalizmine karşı verilen direnme savaşının amacını şöyle açıklıyordu. “Bizim direnme savaşımız bir halk savaşıydı…bir yandan ulus ve emperyalizm arasındaki çelişki, diğer yandan da halk arasındaki, özellikle köylülük ve feodal toprak ağaları sınıfı arasındaki çelişki” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
THKP/C’nin temel teorik tezlerinde Sovyetler Birliği’nden Çin’e, Küba’dan Vietnam’a kadar pek çok deneyimin izleri görülür. Çünkü hiçbir bilgi şapkadan tavşan çıkarır gibi oluşmaz. Vietnam da diğer ülke deneyimleri gibi devrimcilerin kazanç hanesine yazılmıştır. Giap, halk savaşının hangi aşamalardan geçerek başarıya ulaşacağını da analiz etmişti. “Uzun süreli devrimci savaş, içinde birkaç farklı aşamayı bulundurmalıdır: gayret gösterme aşaması, denge aşaması ve karşı saldırı aşaması” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Sınıflar mücadelesinin düşük seyrettiği dönemlerde sapmaların ortaya çıkması çokça görülen bir durumdur. Bir yandan küçük burjuva unsurlar hızla devrimciliğe sırtını dönerken diğer yandan dogmatizm, sekterlik madalyonun diğer yüzü olarak karşımıza çıkar. Sol sapmada en çok öne çıkan yön ihtiyaca uygun araçlar geliştirmek yerine ezberlenmiş paket “çözüm”ler devreye sokmaktır. Bilinir ki güçler dengesi aleyhte olduğu dönemlerde kendi güçlerimizi bir araya toplayıp düşman güçleri yıpratmak (kendimizi değil) esastır. “…Güçler dengesi aleyhte olduğu sürece… birlikleri bir araya toplamak gerekir. Bu kendi güçlerimizi toplamak, geliştirmek ve düşmanınkileri de küçük küçük zaferlerle tüketmek için yapılır… Toprak kaybı pahasına bile olsa kayıp vermekten kaçınılmalıdır” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap) Tür kiye’de 1980 sonrası devrimciler halka öncülük yapmak bir yana sürekli kendi sorunlarıyla uğraşmıştır. Reel sosyalizmin çözülmesiyle burjuva ideolojisinin gerisine düşmekten kurtulamamıştır. Devrimci ölçek ve normlarda da aşınma yaşanmıştır. Küçük parlamalar dışında sürekli başarısızlıklarla anılır olmak halkın devrimcilere olan ilgisini azaltmıştır. Aslında yeni-sömürge bir ülkede toplumun sürekli yoksulluk, açlık, çaresizlik içinde olması, devrimcilerin önüne büyük hedefler koyup sürekli darbeler yemesi yerine ağır adımlarla kalıcı başarılar hedeflemesini gerektirir. Sevinç ve hüznü abartılı bir şekilde yaşayan toplumlarda devrimcilerin grafiğinin az da olsa sürekli yukarıyı göstermesi gerekir.
Kırla şehrin, fabrikayla tarlanın diyalektik bağı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Bir çarpışmada edinilen deneyim mücadelenin diğer alanlarına (özgünlükleri göz ardı edilmeden) aktarılabilir. Askeri yazıların o alanın sorunları ve pratiği üzerinden şekillenerek kaleme alınmasına rağmen salt o alan için yazılmış olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. “Düşman güçlüyse ondan saklanılır. Düşman güçsüzse ona saldırılır…askeri harekatı siyasi ve ekonomik eylemle birleştirerek karşı koyar. Cephenin sabit bir yeri yoktur. Düşman neredeyse cephede oradadır.” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap) Ülkemizde düşülen hatalardan bir diğeri de eylem biçimlerini belirlerken güçler dengesini hesaba katmamak ya da kendi gücünü ve düşmanınkini abartılı değerlendirmektir. Devrimcilik kahramanlığı da içerir ancak tek başına kahramanlık değildir. Devrimciler gerektiğinde kahramanlıkların en büyük örneklerini sergilemiştir. Ancak unutulmamalı ki emek, sabır, bilinç, disiplin ve umut, işte bunlar kahramanlığın harcıdır. Bireysel kahramanlık önemlidir ve gereklidir. Ancak halkı ayağa kaldırıp mücadeleyi omuzlamasını sağlamak kahramanlıkların en büyüğüdür.
Gerilla savaşını hep saldırı üzerine kurgulamak da yanlıştır. Feodalizmin henüz aşılamadığı yerlerde erkek egemen kültür öne çıkar. Kendini gösterme, kanıtlama kaygısı, yapılacak işin önüne geçer. Bu durum zaman zaman kavganın diline de yansır. Giap, sonuç almaya dönük pratik eylemlerin hayati önem taşıdığının altını ısrarla çiziyor. “…kazanmak için vur, sadece başarı kesin olduğu zaman vur, eğer başarı kesin değilse vurma…” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap) Ülkemiz özgülünden örnek vermek gerekirse;Tersane ve Tekel işçilerinin yanında olmak adına her seferinde Genel Grev çağrısı yapmak biçimindeki anlayış, karşılığını bulmadığı gibi yaşanan hayal kırıklığı bu eylemlerin kısa süre içinde solun gündeminden de düşmesine yol açmıştır.
Unutulmamalı ki fener ileri tutulduğunda önümüzü aydınlattığı gibi gözümüze tutulduğunda ise önümüzü göremememize yol açar.
Sovyet Kızıl Ordusu askerlik sanatına hareketli savaşı kazandırmıştı. Moskova ve Stalingrad çarpışmalarında olgunlaşan hareketli savaş faşizmin ezilmesine giden yolun önemli bir basamağı olmuştu. Daha sonra Çin Kızıl Ordusu’nun da uygulayıp geliştirdiği bu yöntem Vietnam’da daha ileri taşınmış oldu. “…Adım adım hareketli savaşa doğru ilerleyen halk savaşı, uzun süreli gerilla savaşı, Vietnam’daki kurtuluş savaşının en değerli dersleridir…” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap) Vietnam Halk Savaşı büyük askeri birlikler yerine hareketli küçük birliklere öncelik vermiştir.
Sömürgecilerin silah ve düzenli birlikler yönünden çok üstün olması, hava desteğinin yanı sıra kitle imha silahlarına da sıkça başvurması büyük askeri yığınakların tercih edilmemesinde etkili olmuştur.
Vietnam’da Halk Savaşının gelişmesi aşamasında birbirinden farklı askeri örgütlenmeleri aynı anda yan yana görebilmekteyiz. Düşmanın görece yoğun olduğu bölgelerde milis ve gerilla biçiminde örgütlenmeler varken; güçler dengesinin ortada olduğu bölgelerde ise halk savunma birlikleri ağırlık kazanmaktaydı. Düzenli birlikler ise büyük çarpışmalarda aktif olarak devreye girmekteydi. Giap, Vietnam devriminin diğer kazanımlarını şöyle sıralıyor: “…daha ilk günlerden itibaren; yarı askeri örgütlenmeler veya gerilla birlikleri, bölgesel birlikler ve düzenli birlikler olmak üzere üç tip silahlı kuvvet ortaya çıktı…” (Halk Savaşının Askeri Sanatı- Vo Nguyen Giap)
Vietnam, Halk Savaşı’na eşsiz katkılarda bulunmuştur. Asker ve silah bakımından oldukça güçlü bir düşmana karşı halkın uzun bir gerilla savaşı mücadelesinden geçerek zafer kazabileceğini göstermiştir. Başlangıçta insan ve silah bakımından zayıf olunsa da yaşanan küçük çarpışmalarda elde edilen kazanımların hem halk desteğini artıracağı hem de düşmanı psikolojik olarak zayıflatacağı gösterilmiş oldu. Düşman tattığı her yenilgide iyice şuursuzlaşıp daha fazla hataya zorlanıyordu. Dien Bien Phu’da da görüldüğü gibi Vietnam Kurtuluş Ordusu’nu büyük bir çarpışmada yok etmek için sabırsızlanan düşman kendisi kapana kısılıp çembere alınmış sömürgecilik tarihinde tatmadığı bir yenilgiyle tanışmakla kalmayıp onun bu yenilgisi diğer sömürgelere de işgalcilerin yenilebileceğini göstermiştir. Vietnam halkı tarafından tutuşturulan özgürlük meşalesi diğer mazlum halklara yol göstermiştir.
Sayı 31 (Kasım 2010 – Ocak 2011)