Bütün dünya İsrail’in Gazze’yi yok edişini izlerken basına bir haber düştü. Kısaca özetlersek: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin Can Atalay kararını tanımamakla kalmadı, Türkiye tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, karara imza atan üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu; Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kötüye kullandığını ve Yargıtay üyelerini tehdit ettiğini söyledi.
Bu nedir; nasıl değerlendirilmelidir; bu gelişmeden hangi sonuçlar çıkarılmalıdır? Uluslararası her türlü yasa, ortak kabul vb.ni yok sayarak İsrail’in soykırım gerçekleştirme rahatlığı, kuralsızlığı ile Yargıtay’ın böyle bir ilke imza atması arasında bir bağ var mı? Bu gelişmeler, dünya ve ülke özgülünde neyin habercisidir?
Kuvvetler ayrılığından kuvvetin tekelleşmesine
Dünya ve ülke adım adım bu aşamaya getirildi. Sıkça bahsettiğimiz gibi neoliberalizmle anılan son elli yıl, kapitalizmin sonu veya çökmesi değil, zirve yapmasıdır. Gerçekte burjuvazinin henüz ilerici niteliklerini yitirmediği tekel öncesi dönemde de öz itibariyle kapitalizm budur. Örneğin sosyalizmin alternatif bir dünya olarak büyüdüğü süreçte kapitalist ülkelerde gündeme getirilen sosyal devlet uygulaması, kapitalizmin esaslarına, işleyiş yasalarına ve ruhuna uygun değildir; hatta terstir. Nitekim 1989 sonrasında, kapitalizmde kamucu, sosyal hiçbir uygulamaya yer olmadığı, tersine her şeyin özelleştirilmesi gerektiği adeta dağa taşa kazınmış, her şeyin fiyatının olduğu, sermaye yasalarına göre her şeyin alınıp satılabildiği gösterilmiştir.
Metalaştırmaya, özelleştirmelere paralel olarak, kapitalizm koşullarında mücadele ile kazanılmış tüm haklar gasp edilmiş, kuvvetler ayrılığı, yerini kuvvetin tekelleşmesine bırakmış, sistem içinde soluk alma kanalları olarak bilinen tüm demokratik kitle örgütleri ya kapatılmış ya da işlevsiz hale getirilmiştir. Emeğin hakları yasa sınırları zorlanarak budanırken, sermayenin/tekellerin hakları “uluslararası anayasa” olarak tanımlanan kurumsallaşmalar tarafından güvenceye alınmıştır.
Daha önce de değerlendirdiğimiz gibi burjuva siyaset tarzının ve kurumsallaşmasının bir döneminin sonuna gelinmiştir. Artık yasama, yürütme ve yargının tek bir görevi vardır; sermayenin azami kar üzerine bina edilmiş düzeninin devamını sağlamak ve çıkarlarını ölçüsüzce güvenceye almaktır.
Haber vererek gelmekte olanın fragmanı
Dünya ölçeğinde hegemonya mücadelesi veren güçlerin artık her coğrafyada ve her konuda kuralsızca cirit atması, henüz taşları dizilmemiş de olsa yeni sürecin niteliklerinin habercisidir. İsrail’in saldırılarında gördüğümüz şey sermaye iktidarının uluslararası boyutta yasa tanımazlığıdır. Türkiye’de Yargıtay kararında gördüğümüz ise bu ölçüsüzlüğün izdüşümüdür; sınıflar mücadelesinin bundan sonra nasıl, hangi hesaplarla yürütüleceğinin örnek modelidir; fragmanıdır.
Bu süreçten, Çin-Rusya ekseninde yaşanan gelişmelerin ABD ile çelişmeli olmasına bakarak “olumluluk” atfında bulunmak, en yumuşatılmış ifadeyle söylersek ekonomi politik konusundaki yetersizliğe işarettir.
Lenin’in isabetli biçimde tanımladığı gibi emperyalizm, tekellerin hakimiyetinin adıdır; siyasal gericiliktir. Neoliberalizmle zirve yapmış biçimi tam ve kesin tahakkümdür. Bugün artık metropol ülkelerdeki burjuva demokrasisi daralarak nitelik değiştirmekte, yeni sömürge ülkelerde faşizm derinleşmektedir. Tam da bu nedenle, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Can Atalay’a dair AYM’nin almış olduğu kararı tanımayarak atmış olduğu adım; tekil bir karar, söz konusu yargıçların yanılgısı veya keyfiliği sınırlılığında görülmemeli, genelde emperyalizmin özelde işbirlikçi sermayenin kendi koydukları yasalara dahi sığmaz hale geldiklerinin göstergesidir.
Görünen o ki seçimlerde hile, yasa tanımazlık, kayyumlar, seçilenlerin tutuklanması vb. bu sürecin niteliklerinden biri olacaktır. Yerel seçim sürecine bu gerçekliğin bilincinde olarak girilmeli, çalışmalar da saflaşma ve ittifaklar da sürecin muhtemel seyri dikkate alınarak yapılmalıdır. Tüm bu nedenlerle mücadelede bilinç ve kavrayış açısının büyütülmesi, buna paralel olarak da coğrafi sınırları aşan sınıfsal bir ortaklaşmanın sağlanması olmazsa olmaz önemdedir.
9 Kasım 2023
Devrimci Hareket