Son yayımlanan KHK ile “terör olaylarını bastıran sivillere yargı muafiyeti” getirildi. Bir yanıyla da yandaşlara suç işleme özgürlüğü tanımak anlamına gelen bu karar, Tek tip elbise uygulaması ile beraber sürecin nereye doğru evrildiğinin, AKP’nin/Saray’ın nasıl bir stratejik yönelim içinde olduğunun işaretidir.
AKP’nin, 2018’e girmeden bu kararnameye ihtiyaç duymasının sebeplerinden biri de 2018’de artık ertelenemez, üzeri örtülemez hale gelecek olan sorunların, borçlanma batağının, işsizliğin, açlık ve yoksulluğun sebep olacağı tepkilerin açığa çıkmadan bastırılması ve toplumun sindirilerek etkisiz kılınmasıdır.
Bunun için AKP, uzun süredir güvenlik politikalarını öne çıkarmış, sürekli artan biçimde faşist yasalara ve özel güvenliğe, mahalle bekçiliğine, Özel Harp’ten SADAT’a kadar geniş boyutlu bir örgütlenmeye gitmiştir.
Faşizmin kurumsallaştırılmasına paralel olarak geliştirilen bir diğer olgu da faşizmin kitle tabanı niteliğindeki sivil, paramiliter örgütlenmelerdir. İşte bu örgütlenmelerle ve dağıtıldığı gizlenmeyen silahlarla beraber çıkarılan kararname, yandaşlara cesaret veren, suç işleme özgürlüğü tanıyan bir işlev görecektir.
Kararname, bir yanıyla da iç savaş hazırlığının itirafıdır. Resmi güçlerle yetinmeyip yandaşı silahlandırma/teçhizatlandırma yönelimidir. Böylece, kendileri ve yandaşları için saldırı/şiddet çeşitlemelerinin ve suç işleme özgürlüğünün tanındığı bir süreç için start verilmiş oluyor. Guantanamo itiraflarıyla beraber, muhaliflerin düşman olarak görüleceğinin, bir savaş hukukunun uygulanacağının göstergesidir.
Tüm bu gelişmeler/nedenler gösteriyor ki artık bu topyekûn saldırılara karşı topyekûn bir direniş, örgütlü-bilinçli ve bütünlüklü bir karşı duruş için kaybedilecek vakit kalmadı. Yaptığımız son değerlendirmede “2019 geç olabilir” demiştik; artık “yarın çok geç olabilir” uyarısıyla hareket etmek durumundayız.