Bir yıldız daha kaydı.
Bir Devrimci Öğretmen daha ayrıldı aramızdan.
Bir Devrimci Yolcu’yu daha yıldızlara, ölümsüzlüğe uğurluyoruz.
Devrimci Öğretmen Sebahattin TAĞI’yı, Perşembe akşamı (19 Kasım 2020 ) covid tedavisi gördüğü Cerrahpaşa Hastanesi’nde kaybettik; doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı.
Yoldaşımız, ilk gençlik yıllarından itibaren mücadelenin içinde yer aldı. Dev-Genç ve Devrimci Yol saflarında, Türkiye halklarının kurtuluşu için mücadele etti.
Sebahattin TAĞI, Eğit-Sen’in kuruluş sürecinde yer alan ve “Hak verilmez, alınır!” bilincini 12 Eylül sonrasına taşıyan köşe taşlarımızdan biriydi.
Eğit-Der’den Eğit-Sen’e şiarını sahiplenip “sendikal haklar komisyonlarında” yerini alarak okul okul çalışmalara katıldı. Kurulacak olan sendikanın, taban iradesiyle oluşması gerektiğini savunanlarla birlikte yol yürüdü. 12 Eylül karanlığının “memurlar sendika kuramaz” engelini yıkarak yürüyenlerin içindeydi yoldaşımız. O, 13 Kasım 1990’da İstanbul Valiliği’ne yürüyüşle giderek kuruluş evraklarını veren binlerce eğitim emekçisinin içinde sıkılı bir yumruktu.
Covid-19 da ölümler de kapitalizmin ürünüdür
Dünyada Koronavirüs hastalığından ölenlerin sayısı bir milyonu geçti. Ancak ne bu sayı ne de hastalığın yayılma oranı kader değildir. Bugüne dek insan sağlığını değil azami karı her şeyin önüne koyan, her şeyi metalaştıran sermaye/tekeller ve temsilcileri bu ölümlerin de bundan sonra yaşanacakların da sorumlusudur. Bugün de aynı kesimler iktidarları aracılığıyla bu hastalığın insanlar üzerindeki etkisini istismar etmekte, sömürü ve yağma oranını artırmakta ve aralarındaki paylaşıma hız vermektedirler. Bu ölümlerden çıkarılması gereken derslerden biri de sıramızı beklemeden, hastalığı fırsata çevirmelerine izin vermeden uygun araç ve yöntemler geliştirip harekete geçmek; biriken öfkeyi, itiraz eğilimini örgütleyerek karşılarına dikilmektir. Bu aynı zamanda Sebahattin yoldaşımıza sözümüz olsun.
Devrimcilerin ölümsüzlüğü, kavgalarının ve değerlerinin yaşatılmasıyla mümkündür
Onlar, sıkılan her yumrukta biraz daha gençleşerek aramıza katılırlar. Oysa ölüm aslında unutulmakla malul bir durumdur. Hayatını insanlığın kurtuluşu mücadelesine adayarak yaşayanlar, aramızdan fiziki olarak ayrıldıktan sonra da yaşamaya devam ederler. Ve devrimcilerin yaşı, ölüm tarihleriyle değil, geride bıraktıkları iz ile ölçülür. İşte bu yüzden, emekliliği garantiye alınmış tuzu kuru hayatlardan daha uzun ömürlüdür devrimciler.
Sevgili Sebahattin, bu gidişin ölüm olarak adlandırılamaz. Olsa olsa devrim coşkusuna kadar verilmiş zorunlu bir ayrılıktır. Biz, bu ayrılığın da geçici olduğunu biliyoruz. O büyük gün geldiğinde, zaferin tarifsiz coşkusuna senin de sessizce katılacağından eminiz.
Mücadeleni, yaşamına içerdiğin ve uğrunda bedel ödediğin değerleri örnek alacak, seni Devrimci Yol’umuzda yaşatacağız.